KONUK YAZARLAR

SON GELİŞMELER IŞIĞINDA ZORUNLU AÇIKLAMA

m.feyzioğlu
1. Yasama, yürütme veya yargıdan birini temsil eden hiç kimse, şiddetin en acımasızına, baskının en koyusuna başvurmayı olağan yöntem haline getirmiş bölücü terör örgütünü “hak savaşçısı kardeşlerimiz”den oluşan, iyiniyetli bir örgüt olarak tanıtamaz. Terör örgütünün çeşitli yöntemlerle kandırdığı kişilerin topluma kazandırılması için uğraş vermek, onların
insan haklarını korumak ayrı, terör örgütüne sempatiyle yaklaşmak ayrı şeylerdir.
2. Öte yandan “demokratik özerklik”in, terör örgütünün nihai hedefi olan bağımsız devlet yolunda yalnızca kısa süreliğine mola verilecek bir duraktan ibaret olduğu unutulmamalıdır.
3. Demokratik bir hukuk devletinde terörle mücadele, insan hakları ihlal edilmeksizin yürütülür. Böyle bir devlette yöneticiler, devletin birey için var olduğunu hiçbir zaman akıllarından çıkarmazlar; terör örgütünün destek kazanmasına neden olabilecek hak ihlallerine sebebiyet vermezler.
4. Esasen etnik bölücü terörle etkin mücadele için, ülkemizin her köşesinde insan haklarının evrensel standartlara ulaşması bir zorunluluktur. Başka bir anlatımla çözüm, koşulsuz şekilde insan hakları ve demokrasidir. Ancak terör örgütü ile ordumuz ve polisimiz eş tutularak, “karşılıklı silah bırakılsın” denilerek demokrat olunmaz. Böyle bir söylem, terör örgütünün propagandasından başka bir yarar sağlamaz.
5. Bu bağlamda terörle mücadele edilebilmesi ve Kürt sorununun demokrasi ve insan hakları temelinde ortak akıl yoluyla çözülebilmesi için; tasfiye halindeki özel görevli mahkemelerde çeşitli adlarla yürümekte olan ve kamuoyunda artık yargısal birer süreç olarak değil, egemen gücün baskıcı dayatmaları olarak görülen davalardaki gerekçesiz tutukluluklara son verilmesi, özgür düşünce ortamının ve basın özgürlüğünün sağlanması, terörle mücadele yürüten güvenlik gücü mensuplarının teröristlerin gizli tanıklıklarıyla tutuklandıkları algısının kırılması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörü destekleyen devletler nezdindeki caydırıcılığını ortadan kaldıracak boyuta ulaşmış “tutuklu subay” sorununa adil yargılanma hakkı ilkeleri çerçevesinde biran önce son verilmesi zorunludur.
Kaygıyla izlediğim son gelişmeler ışığında, kamuoyuyla paylaşırım. En derin saygılarımla.
Metin FEYZİOĞLU

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir