• BENİM GENEL BAŞKAN ADAYIM!..

    Milyonların “Seferberlik Buluşması”na, CHP‘liler olarak iyi ki de katıldık! Orada pek çok kişi gibi ben de harika bir karşılaştırma yaptım. Bu mitingte Kılıçdaroğlu’nun yerine geçecek bir aday buldum!.. CHP’liler olarak elimizi çabuk tutalım, Atatürk gibi böyle dahi bir çocuk, ancak 100 yılda bir geliyor… Kimden söz ettiğimi hemen söylemiyorum. Tarif edeyim de siz tahmin edin. Bir kere Kemal Kılıçdaroğlu’ndan hiç bir eksiği yok, o kadarını söyleyeyim. Fazlası ise pek çok. Her şeyden önce o bir TESEV üyesi değil. SOROS‘çuları akıl hocası olarak el üstünde tutmuyor. Cemaatçilerden bir tek danışmanı yok. Onları Genel Merkez’e doldurup, tepemize çıkartmıyor. Partinin milyonlarını çar çur ettirmiyor… Üyelere hesap verir, yeri geldiğinde hesabını da sorar… “Hesap…

  • YAŞASIN TGB'NİN KAĞNILARI,YAŞASIN CUMHURİYET!..

    Abdullah Gül, sadece sağcıların Cumhurbaşkanıolduğunu ispatladı. Anayasa’ya göre tarafsız olması gereken ve anayasaya bağlı kalacağına yemin eden Gül, yeminine sadık kalmadı. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Meclis’te grubu bulunmayan partiler arasında “ayrıma” giderek, 29 Ekim’de vereceği resepsiyona sadece Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Büyük Birlik Partisi’ni çağırırken, DSP, İP, ÖDP ve TKP gibi sol görüşlü partileri davet etmedi!.. İki kişiden biri şaşkın, diğeri “Öyle kazana böyle lahana” diyor!.. Van’daki depremde yıkılan okulların yerlerine yenileri yapılırken, bu okulların çoğunun adları da değiştirildi. Erciş’te Atatürk İlköğretim Okulu‘nun yerine yaptırılan okula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Hanımın adı verildi. (1)Atatürk adının kaldırılması ve yerine Tayyip Erdoğan’ın annesi olmaktan başka hiç bir özelliği olmayan…

  • KİNDAR NESİL!

    Kılıçdaroğlu, TSK’daki ulusalcı subayların tasfiye edilerek karşıdevrimin yapılması projesinde kendisini CHP genel başkanlığına getiren güçlerle (ABD-AB) anlaşmıştır. Muhtemelen kendisine AKP’nin itibar kaybederek iktidardan düşmesi halinde, desteklenerek iktidara getirileceği sözü de verilmiştir. Ne yazık ki, bu “mavi boncuğa” pek çok CHP’li de inandırılmıştır… ABD’nin desteği ile iktidara gelen bir CHP, tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist çizgisinde kalabilir mi? Elbette ki kalamaz. Bu durumdaki CHP’ye Atatürk’ün ve İsmet Paşa’nın CHP’si de denemez tabi!.. Ya da Kılıçdaroğlu, son derece cahil ve yeteneksiz bir adamdır da etrafındaki işbirlikçiler tarafından kullanılıyor!.. Her iki halde de Kılıçdaroğlu Atatürk’ün koltuğuna yakışmıyor!.. Kılıçdaroğlu Fetullah Gülen’e hayranlığını her fırsat bulduğunda dile getiren Muhammet Çakmak’ın danışmanlığından hangi konularda yararlanır, bunu çok…

  • BU KIŞ ÜŞÜYEBİLİRİZ!..

    Rusya, Ankara’ya indirilen Suriye uçağında uluslararası sivil havacılık kurallarına aykırı bir şey olmadığını açıkladı. El konulan 12 koli içerisinde, “taşınmasıyasak” olan malzemeler yokmuş! Karadeniz üzerinde ikaz edilen pilot, kargosundan emin olduğu için yoluna devam etmişti. Esenboğa’ya inmesi istenince de itiraz etmedi. Buna rağmen, F-16’lar eşliğinde inişe zorlanmasının bir anlamı olmalı! İlk akla gelen, hava sahamızda egemenlik hakkımızı kullanabildiğimizdir! İhbar doğru çıkmadığına göre, Rusya’ya karşı bayağı bir zor duruma düşürüldük. Belki de istenen buydu. Uludere’de 34 sivil vatandaş ile ilgili verilen ihbar için de aynı şeyleri yaşamadık mı? İnsansız uçaklarla toplanan ve değerlendirildikten sonra bize verilen istihbarat üzerine, kendi vatandaşlarımızı bombalayıp öldürmüştük!.. İstihbaratı veren CIA, ne hükümetten ne de ölenlerin ailelerinden…

  • AHMAKLAR VE HAİNLER

    20 Temmuz 1974 sıcak bir yaz günüydü. Türk ordusu saat 6:05’ten itibaren “Ayşe tatile çıkabilir” komutu ile Kıbrıs’a havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başlamıştı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa’nın kuzeyine, Hamitköy – Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine inmişti. Aralarında çocukluk arkadaşım Aydın da vardı. Vahit Amca, bir kır kahvesini işletiyor ve transistörlü radyosundan ajansı dinliyordu. İşaret parmağını dudaklarına götürüp “susun” işareti yaptı bize. Birlikte haberleri dinlemeye başladık. Harekat başarılıydı. 18’li yaşların heyecanı ile bir nara atıp, yumruğumu tavan tahtalarına geçirmişim. Yemin ederim, savaşın nedeni hakkında hiç bir fikrim yoktu ama çağırsalar güle oynaya savaşmaya giderdim!.. Doğruyu söylemek gerekirse, o sıcak yaz günlerinde, yüzümden ılık ter yerine cehalet akıyordu!.. İtiraf ediyorum!.. Şimdi aynı…

  • “PAŞALAR DİLEDİĞİ KADAR KONUŞSUN”

    “Balyoz Davası”nda karar açıklandı ama gerekçe hala yazılamadı. Kararı verenler ile gerekçeyi yazacak olanlar farklı olunca böyle sorunlar yaşanabiliyor. Gerekçe yürürlükteki hukuka uygun olacak. Bu nedenle, karar vermekten çok daha zordur… Özel Görevli Mahkemeler , TSK’nin 365 seçkin subayını, seçilmiş meşru hükümeti devirmek için “darbe yapmaya teşebbüs etmek”ten suçlu bulmuş !.. Hazırlıkların yapıldığı varsayılan 2003 yılında, eski Ceza Kanunumuz yürürlükteydi. 417’nci maddeye göre, bu suça teşebbüs etmenin cezası müebbet hapistir. Suç işlenirse, yargılama makamı suçu işleyenlerin koyduğu kurallara göre hareket edeceğinden, cezası yoktur demek yanlış değil. Garipliğe bakın ki, işlenirse suç olmayan eylemin, teşebbüs aşamasında kalması müebbet hapislik bir suçtur. Böyle bir tuhaflık ise bir tek bizde vardır!.. Mahkemenin kabulüne…