KONUK YAZARLAR

FIRSATI GANİMET BİLMEK!..

TGB

FIRSATI GANİMET BİLMEK!..

 Başbakanın 51 kişinin ölümü ile sonuçlanan Reyhanlı’daki terörist saldırı ile ilgili sıcağı sıcağına yaptığı açıklama evlere şenliktir. Başbakan bu alçak saldırıyı yapanları, “Çözüm sürecini hazmedemeyenler” olarak ilan etti! Adalet ve İçişleri Bakanları patlamaları doğrudan Suriye gizli servisi El Muhaberat ile ilişkilendirdi… Bu açıklamalar ile kabine bir birini yalanladı!. Hükümet aynı zamanda, emperyalist saldırılara karşı ülkesini kararlılıkla savunan Esat’ı haklı görenleri, bombalama olayını onaylamakla eş değerde suçlu gösterdi!.. Hükümet adına yapılan bu açıklamalardan sonra, Suriye’deki rejimin dışarıdan müdahale ile yıkılmasını doğru bulmayanlar, ülkede yürütülmekte olan “çözüm sürecine” karşı olduğunu açıklayanlar ve bu nedenle “akil adamları” protesto etmeyi düşünenleriçin bu fikre karşı gelmek cesaret işi haline geldi…

AKP elindeki devlet olanaklarını halkı aydınlatmak için değil, yönetmek için kullandığı belli oldu!..

 Kısa aralıklara Suriye’yi bombalayan İsrail’in amacı nedir?

Son derece açıktır ki, ABD’nin bölgeye iyice yerleşmesi için Türkiye’nin Suriye’ye savaş açması isteniyor. Savaşı kışkırtma görevini İsrail üzerine almıştır. Anlaşılan Erdoğan hükümeti, ABD’nin açık desteğini yeterli bulmuyor, fiilen işin içerisine girmesini de istiyor. Bu girişimler Ortadoğu’nun petrollerini yağmalama savaşının ön hazırlıklarıdır. Bir tarafta AB ve ABD, diğer tarafta Rusya, Çin ve İran var. Bu nedenle de ABD temkinli davranıyor. Uluslararası desteği yakalamadan adım atamıyor. Geri dönüş yapamayacak kadar ileri giden Erdoğan’ın ise, acelesi var.

 Her sansasyonel eylemde iktidarı sarsılıyor!..

 Bir an evvel Esat’ın düşmesini bu yüzden istiyorlar. Çünkü, başkanlık sistemi ile iktidarının sürmesini bu savaşa bağlamışlar!.. Bu nedenle saçmalama pahasına da olsa, bu projeye karşı olan herkesi en ağır suçlamaların altında bırakabiliyorlar!..

Öyle de; Reyhanlı’daki patlamalardan sonra konan “yayın yasağı”nın hukuki bir dayanağı yoktur!..

Yayın yasağı koymak, halkın doğru bilgilenmesini önlemek içindir. Bu yasağı koyan mahkemenin gerekçesi hukuki değil. CMK 153 ve devamındaki maddelere (1) dayanarak yayın yasağı koymak olanaklı değildir. Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hükümetin isteği üzerine bu talepte bulunduğu ve mahkemenin de baskı altında böyle bir karar verdiği kolaylıkla anlaşılıyor. Zira 153 madde, müdafinin dosyadan örnek almasının kısıtlanması ile ilgilidir. Devamındaki maddelerin ise “yayın yasağı koyma” ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Dolayısıyla mahkemenin yayın yasağı koyma gerekçesi hukuki değil, keyfi olduğu son derece açıktır. Bu yasak, yargının bağımsız olmadığının ve yürütmenin iç siyasetinin yürütülmesi için araç olarak kullanıldığının tipik bir örneğidir. Nitekim, itiraz üzerine de kaldırılmak zorunda kalınmıştır!.. (2)

***

PKK’nın Meclis’teki uzantısı olan BDP’nin, Reyhanlı olayından sonraki tutumu ise ibret vericidir. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş:” Sivil yurttaşları hedef alan saldırılar karşısında hükümeti sorumlu tutmak ve eleştirmek yerine birlik içerisinde hareket etmek zorundayız. Bu saldırılara karşı hükümetin dikkatli ve duyarlı davranması hususunda hükümetin yanındayız. (3) demiştir… Demirtaş’ın, Uludere katliamı ile ilgili söylediklerini hatırlayın lütfen…(4) İki yüzlülüğü ve işbirlikçiliğin en adisini göreceksiniz… Bütün bu olup bitenlerin, ABD’nin BOP ile ilgili olduğu son derece açıktır. Gerek iktidar ve gerekse koalisyon ortağı olan BDP, bu projenin yürümesi için ne pahasına olursa olsun kendilerine verilen görevi yerine getirmekte kararlıdır. Hukuk ve ahlak kurallarını çiğnemekte de hiç bir sakınca görmemektedirler!..

 Pes!?…

Bugünlere “İki kişiden biri”nin ve sözde “onurlu” bir şekilde halk arasında dolaşan “yetmez ama evet”çilerin “evet” oyları sayesinde geldik…

***

SUSTURMA HAKKI”!..

Şüpheliler için kabul edilmiş olan “susma hakkı(5)” çağdaş ceza hukuklarının en temel kurumlarından biridir. Bu düzenlemeye yeni Ceza Muhakemesi Kanunu’muzda da yer verilmiştir. (6) Susma hakkının kapsamı, 147. maddenin (e) bendinde “yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmama” şeklinde belirlenmiştir…

Özel Görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “Usule uygun bildirim yapılmasına rağmen, avukatı duruşmaya gelmeyen sanığın susma hakkını kullandığı kabul edilecektir” (7) şeklinde bir karar alarak, susma hakkının kapsamına müdahalede bulunmuştur. Mahkeme, sanığın özgür iradesi ile kullandığı bu hakkın içeriği değiştirilerek, müdafiinin duruşmaya gelip gelmemesine bağlamıştır… Aynı zamanda özel görevli mahkeme, bu kararı ile yasa koyucu yerine de geçmiş oldu. Bu durumun hukuktaki adına “fonksiyon gasbı” denir. Diğer yandan avukatın duruşmaya gelmemiş olmasını, sanığın yasadan gelen bir hakkının kullanılması veya kullanılmaması olarak kabul etmek çağdaş hukukların kabul edebileceği bir şey değildir.

Sanığı savunmasız bırakacak şekilde, yasa hükümlerini yorumlamak bu çağda olabilecek bir iş de değildir. “Ergenekon Mahkemesi” bu ara kararı ile kendisine yakışanı yaptı denebilir! Bağımsız bir mahkeme olmadığını, yürürlükteki hukuka dahi uymadığını ve işine geldiğinde hukuk bile yarattığını kanıtlamıştır…

***

Duydunuz mu bilmiyorum! Hükümetimiz, IMF‘ye olan borcun son taksidi de ödemiş!.. Hükümet, halkın bayram etmesini istiyor. Ne yazık ki, bu büyük yalana inanan inanana. Şöyle düşünün:Ahmet Efendi, bakkal Veli’ye olan 100 TL borcunu kapattığı söylüyor, doğru. Ama süpermarkete 5000 TL borç yapmış! Aile bireylerine, bakkala olan borcunu ödediğini söyleyip övünüyor. Hükümetinki de o hesap yani!.. İktidara geldikleri 2002’de 130 milyar dolar olan dış borcu, 2012 yılı sonu itibariyle 337 milyar dolara çıkartmışlar. Halka bayram yapın diyorlar. Aile bireyleri aptal olursa, böyle günlerde düğün de yapılır bayram da… Şükredelim ki, şeker bayramı ile kurban bayramını kutlamayı da aynı güne denk getirmek için bir yasa teklifi vermediler!..

***

Gerçek suçlular somut kanıtları ile birlikte yargı önüne çıkartılmadıkça, hiç kimse olağan şüpheliler için “kesinlikle bu eylemi yapmadılar” diyemez!.. Başbakan, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve tekmil kabine üyeleri, daha ilk günden itibaren “Özgür Suriye Ordusu”nu oluşturan; El Kaide, El Nusra ve Müslüman Kardeşler’i akladılar!.. Suçlular devet eliyle böyle gizlenirler…

KIYAS YASAĞI!..

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın zalimliğini Esat’ınkine benzetmiş! Bana göre de benzetme yerinde değildir. Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannas Swoboda bu kıyasa çok kızıp, yasak koymaya kalkışmış!.. Kılıçdaroğlu’ndan sözlerini geri almasını istemiş, aksi halde randevu vermeyeceğini bildirmiştir!.. Avrupa’nın sosyalistleri böyledir işte. Emperyalizmin işgallerini haklı göstermek için kurulmuş propaganda büroları gibi çalışırlar. “Sosyalizmin” adını sömürmekten başka bir iş yapmazlar. Ne emeği savunurlar, ne de emekçinin yanında olurlar. Hak, hukuk, adalet ve eşitlik sözlerini ağızlarına bile almazlar! Örnek mi istediniz? Alın size Ergenekon ve Balyoz davaları… Dut yemiş bülbül gibi sustular!..

Belli ki, ABD ile AB, ülkesinin toprak bütünlüğünü savunan Suriye Devlet Başkanı Esat’ı, cani gibi göstermek üzere karar almıştır. Nasıl oluyorsa, Avrupa’nın sosyalistleri böyle kararları savunabiliyorlar!.. Esasen Kılıçdaroğlu’nun benzetmesi de onların düşüncesine yakındı. Esat’ı zalim gibi göstermek, Kılıçdaroğlu’nun da onlarla aynı kulvarda olduğunu gösterir. Erdoğan, emperyalizmle işbirliği yaparak, komşusu olan Suriye’nin iç işlerine karışmaktadır. Esat ise, ülkesine yapılan bu haksız saldırılara karşı meşru savunma durumundadır. Bu yalın gerçeğe rağmen, Kılıçdaroğlu üzerine vazifeymiş gibi, yine de Esat’ı kötü biri olarak göstermeye çabalamıştır. Bunu bile Avrupa’nın “sosyal demokratları” kabul edememiştir!

Öte yandan, Kılıçdaroğlu’nun bu yersiz benzetmesi, ulusal kurtuluş mücadelesi vermiş olan bir partinin genel başkanına hiç yakışmamıştır…

 İKİ HAMLE İLE İÇKİ YASAĞINI GETİREBİLİRLER!..

 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yeniden gündeme getirdiği yasa taslağında işhanı, büro gibi umumi ve resmi binalarda; fabrika ve benzeri sanayi tesislerinde; düğün salonu, lokanta, gazino, sinema, tiyatro, müze kütüphane ve kongre merkezi, yurt binaları, spor tesisleri ve kültürel yapı ve tesislerde mescit açılması öngörülüyor!..

AKP milletvekillerinin Meclis’e sunduğu alkollü içkilerin satış, tüketim ve tanıtımını büyük ölçüde yasaklayan yasa teklifi ise; okul, dersane, kurs ve ibadethanelere 100 metreden yakın her türlü ticari işletmede turizm teşvik belgesi olanlar da dahil alkol satışının yasaklanmasını öngörüyordu!..

Birinci yasa taslağı ile ikinci teklifin kanunlaşması halinde, Türkiye’nin her noktasında alkollü içkilere yasak getirmek olanaklı hale gelebilecektir. Hem de keyfi olarak. Örneğin, nerede içki yasağı konulmak isteniyorsa, oraya “seyyar” bir kurs veya dersane açmak yeterli olacaktır!.. Kursun devamı da şart değil ki… Başka bir alkollü içki satan yeri kapatmak üzere oradan oraya taşınabilir…

AKP’nin gerçek niyetini bu iki taslaktan görmek mümkündür!.. Bu bağlamda Taliban yönetimi ile AKP yönetimi arasında hiç bir fark yoktur!.. Açılımcılara duyurulur!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

1.) Ceza Muhakemesi Kanunu

Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi

Madde 153 – (1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.

(2) Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.

(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/23 md.) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.

(5) Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanır.

 Müdafi ile görüşme

Madde 154 – (1) Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.

Kanunî temsilci veya eşin duruşmada hazır bulunması

Madde 155 – (1) Sanığın kanunî temsilcisine duruşma gün ve saati bildirilir ve duruşmaya kabul edilerek istemi üzerine dinlenebilir.

(2) Sanığın eşi hakkında da tebligat yapılmaksızın birinci fıkra hükmü uygulanır.

Müdafiin görevlendirilmesinde usul

Madde 156 – (1) 150 nci maddede yazılı olan hâllerde, müdafi;

a) Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi üzerine,

b) Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine,

Baro tarafından görevlendirilir.

 

2.)http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=f37cef42-d0bc-4a32-b71d-3655d9422414

3.)http://www.cnnturk.com/2013/guncel/05/12/demirtas.hukumetin.yanindayiz/707614.0/index.html

4.)http://www.youtube.com/watch?v=el7K_xJoGE8

5.)http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2011-1/2011-1-2.pdf

6.)Ceza Muhakemesi Kanunu

İfade ve sorgunun tarzı

MADDE 147.- (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:

a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.

b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.

c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.

d) 95 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhal bildirilir.

e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir.

f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.

g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.

h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkanlardan yararlanılır.

i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır:

1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.

2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği.

3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.

4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı.

5. İmzadan çekinme halinde bunun nedenleri.

7.)http://orajpoyraz.blogspot.com.tr/2013/05/15-dogu-perincek-susma-hakknn-susturma.html

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir