• “UMUMİ MÜFETTİŞ” RİCCİARDONE!..

      PKK Cizre’de “Savunma Birlikleri”ni fiilen hayata geçirmiş. Dudak uçuklatan görüntüler internette dolaşıyor.(*) İlk uygulama, “Asayiş” ekibinin “diploma töreni” ile kamuoyuna duyuruldu… Törenden sonra ilçenin çeşitli noktalarında kimlik kontrolleri de yapıldı… Güvenlik kuvvetlerimiz, kör, sağır ve dilsiz; olup bitenden haberdar değiller! Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da bu rezilliğe paralel bir gelişme daha yaşanıyor… ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone, adeta umumi müfettiş gibi, BDP’li belediyeleri ziyaret ediyor… Kürt belediye başkanları, hükümetten isteyip anlamsız buldukları bazı hususları Ricciardona’den talep ediyor. KCK tutuklularının serbest bırakılması için ABD Büyükelçisinden ricada bulundular… Egemenlik haklarımız tartışmalı hale getiriliyor!. Diğer taraftan, bu talepler, tutuklamaların arkasında kimlerin olduğunu da gösteriyor… Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir yabancı diplomat, resmi makamlardan izin alma…

  • SÖYLEYECEK ÇOK SÖZ VAR!..

     1.) Yalana sığınan hükümet gidicidir Hükümet gerilimden medet umuyor! Şimdi de karanfillere biber gazı ve plastik mermi sıktılar. Her zamanki gibi olayların arkasında “dış bağlantı” arıyorlar. Zira olaylarda CHP’nin aktif rol aldığı iddiaları pek tutmadı. CHP’liler ise pasif davrandığı için parti yönetimine kızgın… MHP hükümetin emrinde zaten. Buna rağmen, gösteriler durmuyor. Erdoğan’ın ne kadar zor durumda olduğunu bu tablo göstermeye yeter. Kim ne derse desin, Erdoğan’ın Afrika gezisi sırasında hükümet kanadından gelen “Şiddete bulaşmayan göstericiler yurtseverdir”, “İşleri çığırından çıkartan polisin gazlı müdahalesidir” saptamaları, AKP’de ciddi bir çatlak yarattı… Hazret gelir gelmez, işleri tersine döndürdü!… Daha önce Ergenekon tertibini protesto edenler için kullandığı “marjinal-terörist” sıfatını, şimdi Taksim Gezi Parkı Direnişi’ne katılanlar…

  • İktidar mitingleri!..

     BİR İKTİDAR KİME KARŞI MİTİNG YAPAR?..  Muhalefetin icraatı olmaz, ayrıca iktidarın yardımcısı da değil. Bu nedenle muhalefete karşı miting yapılmaz!.. İcraat yerine miting yapmaya başlayan bir iktidar, ayaklarının altından toprağın kaçmakta olduğunu anlamış demektir… İktidarın son mitinglerini böyle anlamak gerekir… Odatv’de bir yorum okudum. Başlığı şöyleydi: ABD, Rusya ve Çin “Teyyip gidici”!.. (1) Anlayacağınız, “Erdoğan’ı kimseye yedirmeyiz” mesajının muhatabı bellidir, bize söylenmiş değil!..  Hükümet, bundan böyle dişe dokunur bir icraat yapamayacağını bildiği için, mecburen mitinglere sığınmıştır. Anlaşılan taraftarlarının heyecanını yükseltip, hayali düşmanlar da yaratarak, seçmen tabanını bir arada tutmayı deneyecektir. Erdoğan için başka da bir sermaye kalmamıştır!..  Böylece onu “deliğe süpürme” kararı alan dış güçlere, bende daha iş var mesajını vermek istemektedir…  Bu arada bazı yurttaşların da burnu…

  • MİZAH İLE BAŞ EDEMEZLER!..

      MİZAH İLE BAŞ EDEMEZLER!.. TOMA ve akreplerin en acımasız saldırılarını, zeka ve mizahla karşılayan direnişçilerin amacını kendilerinden daha iyi kimse dile getiremez… “Atatürk’te birleştik” ve “Hükümet istifa” sloganları ile espri yapılmaya çalışıldığını düşünenler, muhalif saflarda gözükleseler de gerçekte AKP iktidarının düşmesini istemeyenlerdir!.. Ya da zekalarında bir sıkıntı aramak gerekir!.. Son yılların en etkili halk hareketini, sıradan bir çevre hareketi gibi göstermek için kolları sıvayanlar çok tanıdıktır!.. Yandaş televizyon kanallarının, direnişin en heyecanlı anlarında, penguenlerle ilgili belgesel göstermelerini anlamak mümkündür. Mecbur kalıp, direnişle ilgili haberler yaptıktan sonra arka arkaya koydukları programlarla, bu haklı hareketin ivmesini düşürmek için ellerinden geleni yapmalarını da garipsememek gerekir! Beslemeler, ilk günlerde demokratik olan bu gösterileri, “darbeye zemin hazırlamak” olarak…

  • BEN DE “ÇAPULCU”YUM!..

    ÖYLE KOLAY MI SÖZCÜKLERİN ANLAMINI DEĞİŞTİRMEK!.. “Düşünceyi ifade etme özgürlüğü” kapsamında gösteri yapan yurtseverleri, Başbakan “Çapulcu” olarak niteledi. “Dersim Soykırımı” yalanı için Seyit Rıza’nın yandaşlarından özür diledi ama “Çapulu”lardan dileyemiyor. Bu nedenle her geçen gün artarak gelişen teptkileri yatıştırmak için Türk Dil Kurumu‘nu sahaya sürdüler! Akıllarına ilkg elen “Çapulcu” sözcüğünün anlamını değiştirmekti. Böylece Başbakan o sörü “talan yapan” anlamında kullanmış olmayacaktı… Çünkü “talan” sözcüğü tartışmaya başlanırsa, kamu kaynaklarını talan edenler de birer birer deşifre edilebilirdi. Böylece işin ucu iktidara dayanırdı, işte bunu göze alamadılar. “Çapulcu” sözcüğü gerçekten de tehlikeli bir sözcük… Bu sözcüğün tartışılması ile haksız yere rant elde edilen bütün faaliyetler masaya yatırılıp, sorgulanabilirdi… Bu necip Millet, rantçıların kimler…

  • KAFASI KIYAK BİR İKTİDAR!..

      KAFASI KIYAK BİR HÜKÜMET VE UYANAN MİLLET!.. KAFASI KIYAK BİR HÜKÜMET VE UYANAN ASİL MİLLET!..   “Red-Hack”ın Jandarma İstihbarat raporlarını yayınlaması ile AKP iktidarının meşruiyeti de tartışılmaya başlandı… Patlamalardan önce “sürece karşı olanlar”ı, daha sonra da Suriye İstihbarat örgütü El Muhaberatı sorumlu tutan Başbakan’ın, bu olaydan siyasi rant elde etmek ve toplumu yönetmek üzere, yalan söylediği ortaya çıktı!..   Hükümet, şimdi de bu sıcak gündemi değiştirmek için arka arkaya hamleler yapıyor!..   Başbakan Erdoğan, alkol yasağı yasasını çıkartmakla kalmayıp, 22 Mart 1926’da yasağı (1) kaldıran ulu önderlerimiz için “ayyaş” ifadesini kullanarak, tartışmayı başka bir noktada sürdürmek istedi… Türk halkını bu tuzağa çekemedi!.. Tam aksine, Atatürk ile İnönü’ye karşı yapılan…