KONUK YAZARLAR

BEN DE “ÇAPULCU”YUM!..

capulcu_eski_1_A

├зapulcu_1

ÖYLE KOLAY MI SÖZCÜKLERİN ANLAMINI DEĞİŞTİRMEK!..

Düşünceyi ifade etme özgürlüğü” kapsamında gösteri yapan yurtseverleri, Başbakan “Çapulcu” olarak niteledi. “Dersim Soykırımı” yalanı için Seyit Rıza’nın yandaşlarından özür diledi ama “Çapulu”lardan dileyemiyor.

Bu nedenle her geçen gün artarak gelişen teptkileri yatıştırmak için Türk Dil Kurumu‘nu sahaya sürdüler!

Akıllarına ilkg elen “Çapulcu” sözcüğünün anlamını değiştirmekti. Böylece Başbakan o sörü “talan yapan” anlamında kullanmış olmayacaktı…

Çünkü “talan” sözcüğü tartışmaya başlanırsa, kamu kaynaklarını talan edenler de birer birer deşifre edilebilirdi. Böylece işin ucu iktidara dayanırdı, işte bunu göze alamadılar.

Çapulcu” sözcüğü gerçekten de tehlikeli bir sözcük…

Bu sözcüğün tartışılması ile haksız yere rant elde edilen bütün faaliyetler masaya yatırılıp, sorgulanabilirdi…

Bu necip Millet, rantçıların kimler olduğunu ve kimlerin koruması altında devleti talan ettiklerini öğrenebilirdi…

O bakımdan sözcüğün anlamını değiştirmek en pratik çözümdü. İktidarın iş bitiricileri sözcüğün anlamını değiştirdiler…

Yukarıda fotoğraf, TDK‘nun kitap olarak basılan sözlüğünün ilgili sayfasıdır. İkinci fotoğraf ise, İnternet ortamındaki aynı sözlüğün sorgulama sonucunu gösteriyor.

Yoruma gerek yok…

Şimdi TDK görevlilerinin, Başbakanın özür dileyerek kapatabileceği bir mevzuyu, sahtekarlık yaparak uzatmaları tam da Türkiye’ye özgün bir durumdur.

Başbakanın inadı için yapamayacakları şey yoktur…

Atatürk’ün kurduğu ve Türk dilinin gelişmesi için faaliyet göstermesi gereken bir TDK, AKP’nin yönetime gelmesine kadar son derece doğru işler yapmıştı. Şimdi o da diğer kurumlar gibi AKP’lileşti…

Bu yapılan zeka ürünü bir iş değil, Türk halkının zekasıyla açıktan alay etmektir.

Hak ettik galiba!..

***

Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer, bugünkü köşe yazısını şöyle bitirdi:

İşte bu yüzden şimdilerde başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm CHP’liler, bu tarihi direnişi gerçekleştiren gençliği, Erdoğan ile mücadelede arkalarına takacak üç beş kelimelik etkileyici bir slogan arayışı içinde…”

CHP’li dostlarım boşuna aramasınlar. Aradıkları slogan: “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”dir ve zaten yürürlüktedir.

Bu slogan kitleleri Kılıçdaroğlu’nun peşine takmak için yeterlidir…

Önce onun tarafından benimsenmelidir.

Bu kadar kolay bir şekilde sokaktaki hareketin CHP’nin peşine takılabileceğini düşünmek, yurtseverlerle alay etmektir…

Belli ki, CHP yönetimi gençliği hiç ama hiç tanımıyor…

CHP yönetiminden SONUSCU-TESEVCİ ekip uzaklaştırılmadıkça sloganlarla peşlerine kimse takılmaz…

Halep oradaysa, arşin buradadır…

Sokaktaki muhalefeti anlamayan ve yönetemelen ana muhalefet işte böyle apışıp kalır. Sokağın peşine takılır…

19 Mayıs’ta Sıhhıye’ye gelmeyip, ayrı baş çekmekle olmuyor bu işler.

Duvara tosladığını anlamayanlar kitlelerin önüne geçemezler..

Böyle günlerde ana muhalefet Cumhurbaşkanına koşmaz…

Sokağa iner ve kitlelere doğru önderlik eder

Ana muhalefet, hükümeti düşürmek için bir plana sahip olmayınca, doğal olarak halkı yatıştırmak görevini üstlenir. İktidarın kuyruğuna takılır…

Kılıçdaroğlu muhalefette kalmanın ötesinde başka bir iddiası olmayan ısmarlama bir liderdir…

Daha önce de Cumhurbaşkanılğı seçiminde Cemaat’in adayı olan “Abdullah Gül’e oy verebiliriz” dememiş miydi?

Sokak sloganla değil, inançla yönetilir… Kitleler, ıslığa göre hareket edecek sürü değildir.

Bir defa da “Atatürk’ün yurttaşları” olma yerine “Mustafa Kemal’in askerleri” olmayı deneyin!..

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir