• ALÇAKLAR!..

    Amerikan CNN televizyonuna konuşan Obama, uluslararası kamuoyunun Suriye’de “kimyasal silah” kullanımıyla ilgili daha fazla delile ihtiyaç duyduğunu söylemiş. Tıpkı “Ergenekon Davası” açılmadan önce Abdullah Gül’ün, “Delillendirin ve bir savcı bulun” talimatında olduğu gibi… Mesajı alan ÖSO, Şam yakınlarında “kimyasal silah” kullanarak istenen delili yaratmaya çalıştı… Fakat kimyasal silahlar konusunda yeterli bilgileri olmadığı için foyaları erken ortaya çıktı!.. Ne var ki, herkesten önce, Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Alman meslektaşı Westerwelle ile yaptığı basın toplantısında, Suriye’de kırmızı çizginin aşıldığını söyleyerek, diplomatik bir skandala imza attı… Nitekim Rusya, uydu görüntüleri ile söz konusu saldırının muhalifler tarafından yapıldığını kanıtladı!.. Zaten ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki de “Şu an için kimyasal silah kullanıldı diyemiyoruz” diyerek, Davutoğlu ile aynı görüşte olmadığını açıklayıp, Türkiye’ yi…

  • YEREL SEÇİMLERDEN ÖNCEKİ ACİL İŞ!..

    AKP’nin Cumhuriyet karşıtı sivil darbesinin en etkili aracı, “Özel Görevli Mahkemeler”dir. Bu mahkemeleri “meşru” hale getiren en önemli aktörlerden biri de Y-CHP‘nin başına getirilen TESEV kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’dur. “ErgenekonDavası”nı eleştirirken özel görevli mahkemeler ile bunların verdiği kararların “meşru” olmadığını söylemesi inandırıcı değildir!.. Kılıçdaroğlu, “12 Eylül Darbesi”ni yapan ve bugün mahkemeye bile getirilemeyen komutanlar hakkında açılan o göstermelik davaya da herkesten önce Grup Başkanvekili eliyle “katılmadilekçesi” verilmesi talimatını vermiştir. Böylece özel görevli mahkemelerin “mahkeme” olduğu ve dolayısıyla “adalet” dağıtabilecekleri inancının yerleşmesine neden olunmuştur… Y-CHP yönetiminin AKP “sivil darbesine” vermiş olduğu bu önemli desteğe, “yetmezamaevet”çiler, ile dönek-eski solcular ve liberaller her duruşmaya katılarak anlamlı bir destek vermişlerdir!.. Yürürlükteki hukuk kurallarına göre, 12…

  • RUHU CEZALANDIRDILAR!..

    “ERGENEKON DAVASI”NDA RUHU CEZALANDIRDILAR!.. “Ergenekon Davası”nda verilen karar, saygı duyulacak bir mahkeme ürünü kabul edilemez! Çünkü hüküm, Türk Milleti adına verilmiş değildir. Her şeyden önce, “özel görevli mahkemeler” hukuka aykırı olup, siyasi iktidardan bağımsız değillerdir. Bu nedenle, ne kendileri ne de kararları meşru sayılabilir. Kararların altına imza atanları, yargıç olarak görmeyenler haksız sayılmaz. Bu konuda hakkını yememek gerekir, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda söylediği en doğru söz, bu kararların “meşru” olmadığıdır!.. Yukarıdaki saptamalar, farklı cümlelerle ağızdan kaçırılmış olsa da hükümet kanadından dile getirilmektedir: Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve AKP’nin akıl hocası kabul edilen Yalçın Akdoğan, “Bu dava ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’dan süzülüp…

  • SUÇLU OLAN TERTİPÇİLERDİR!..

    AKP faşist bir parti olduğunu uygulamaları ile her gün yeniden gösteriyor. En yetkili ağızdan, demokrasiyi amaca ulaşmak için binilecek tramvay olarak gördükleri, yıllar önceden açıklanmıştı zaten. Nihai amaçlarının “şeriat düzeni”ni getirmek olduğunu da hiçbir zaman gizlemediler. “Halk isterse laiklik elbette gidecek” diyen adam, bugün T.C hükümetinin başında oturmaktadır. Cumhuriyeti kuranlara her fırsatta saldıran, onları itibarsızlaştırmak için akıl almaz yalan ve iftiraya başvuran, bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir. Atatürk ve İnönü’ye “iki ayyaş” diyerek dil uzatan da odur. Her söyleminde, dini terimleri referan salarak sömüren ve din devleti kurmanın alt yapısını tamamlayan da aynı adamdır. Halkı ötekileştiren, bölücü ve nefreti körükleyici bir dil kullanarak, milli birliğimizi zedeleyen bu Recep Efendi, akıllara durgunluk verecek şekilde, yandaşlarına devletin olanaklarını peşkeş çekmiş ve bu şekilde…