KONUK YAZARLAR

“SEYİT”(1) KEMAL!..

Yeni CHP yol temizliğine devam ediyor!.. Öcalan’ın “Demokratik İslam Kongresi”nin toplanması isteğine paralel olarak, Cem Vakfı da bir toplantı düzenleyecek. Hükümetin, Diyanet İşleri Başkanlığı içinde Aleviler için kuracağı “Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı” bu toplantıda görüşülecekmiş. Görünüşe bakılırsa, “Büyük Ortadoğu Projesi” içerisinde planlanmış olan “Ilımlı İslam Cumhuriyeti”nin kurulması için AKP ile PKK anlaşmaktan öte, iş bölümü de yapmışlar!..

Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet Gazetesi’nde yaptığı “soy” açıklaması, (2) bu gelişmeler ışığında değerlendirildiğinde; şer ittifakına Y-CHP’nin de dahil olduğu anlaşılmaktadır!..

Hedefine doğru adım adım ilerleyen AKP, şimdi de kadın milletvekillerinin Mecliste türban takmasına olanak sağlayacak içtüzük değişikliğini yapmaya çalışıyor… Y-CHP ise, Erdoğan’ın isteğini yerine getiriyor. Üzerinde anlaşmaya varılan Anayasanın 60 maddesinin genel kuruldan geçirilmesini istiyor. Kendi elleriyle sırayı, üzerinde anlaşmaya varılmayan maddelerihalkoylamasına” getirecekler!.. Görev bilinci buna denir bence!..

Kamu kurumlarında türban takmanın, Cumhuriyet’in “laiklik ilkesi”ne aykırı olduğu; vaktiyle Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları ile saptanmıştı. Bu hukuki saptamaların doğruluğu ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları ile de teyit edildi. Anayasamızda ve ilgili yasalarda aksi yönde bir değişiklik yapılmadan ve yüksek yargı organları içtihatlarını değiştirmeden, adeta bu kararlar yok sayılarak, türbanın serbest bırakılmasının önü Kılıçdaroğlu tarafından açılmıştır… Başka bir söyleyişle, yürürlükteki hukuku çiğneyerek, rejimin değiştirilmesi projesindeki kilit taşı, Y-CHP’ye çıkarttırılmıştır!..

Kılıçdaroğlu, bu girişimi ile güya AKP’nin elinden türban silahını alacaktı. Y-CHP, bu bahanesinin arkasına gizlenerek, üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasına itiraz etmeyeceği sözünü verdi… Kılıçdaroğlu bu şekilde görevini başarı ile yerine getirdi. Sayesinde bugün türban ilkokullara kadar girdi… Yargı kararlarının bu şekilde çiğnenmesi ile mahkemelerin bağımsız ve tarafsız görev yapamayacağı da ortaya çıktı. Anayasaya göre, kararları herkesi bağlayacak olan mahkemeler, ana muhalefetin aniden saf değiştirmesi üzerine, kesinleşmiş kararlarının delinmesine dahi direnemediler!.. Böyle olunca, mahkemeleri kolayca ele geçirildiler ve daha sonraki yıllarda rejimi değiştirmenin aracı olarak kullanmaya başladılar… Bu kullanılma Ergenekon ve Balyoz davlarında bütün çıplaklığı ve çirkinliği ile sergilenmiştir…

Gerek türban konusunda ve gerekse bu davalardaki tutumu dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nu ve Yeni CHP’sini, Cumhuriyet düşmanı olan gerici şer ittifakının suç ortakları arasında saymakta bir yanlışlık bulunmamaktadır!..

Stanford Üniversitesi Emeritus Antropoloji Profesörü Carol Delaney, New Yort Times gazetesine yazdığı mektupta, AKP’nin son paketinde yer alan türban yasağının kamu sektöründen kaldırılmasını“sinsi bir adım” olarak değerlendirmektedir…

Bir zamanlar, dini afyon olarak değerlendiren Abdullah Öcalan, şimdi Diyarbakır’da Şeyh Sait‘in ruhuna uygun olarak, “Demokratik İslam Kongresi”nin toplanmasını istemektedir… Öcalan’ın bu önerisine, liderliğini İhsan Eliaçık‘ın yaptığı “Antikapitalist Müslümanlar” da katkı sunmaya hazır olduklarını açıklayarak, ittifaka dahil oldular!..

Aleviler, 3 Kasım’da İstanbul Kadıköy’de kitlesel bir mitinge hazırlanırken, Cem Vakfı’nın Başkanı İzzettin Doğan, hükümetin himayesinde, bir gün önceden, Alevileri temsilen, Bostancı Kültür Merkezi’nde bir “açılım” toplantısı düzenleyecektir!.. Hükümetin Diyanet’e bağlı olarak çalışacak olan “Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı”, bünyesinde 1500 alevi dedesine 2-3 bin TL maaş verilmesi projesi de muhtemelen bu toplantıda tartışılacaktır. Bu noktadan sonra, mellelere ve dedelere makarna ve bulgur dağıtılacak değildi herhalde!..

Tam da bu noktada, Atlantik ötesinden Yeni CHP’ye bir görev daha verilmiştir! “Seyit” Kemal, Kurban Bayramını bahane ederek, Hürriyet Gazetesi ile yaptığı bir söyleşide, peygamber soyundan geldiğini söyleyivermiştir!.. Hazret bu söyleşide, daha önce umreye gittiğini ve manevi yönden çok haz aldığını eklemeyi de unutmamıştır. Laiklik ilkesini programının merkezine oturtmuş CHP’nin Genel Başkanı, aslında Abdullah Öcalan gibi din duygularının sömürüsünü yapmıyor!.. O alandan siyasi bir kazanç elde edemeyeceğine adı gibi emindir… “Seyit” Kemal, kendisine verilen sahte muhalefet görevini yerine getirebilmek için çırpınıyor… Bu şekilde CHP Genel Başkanlığı’na getirilmenin diyetini ödüyor… Hükümetin önündeki taşları temizlemek öyle kolay iş değil!.. Hakkını yememek gerekir, karşıdevrimin her hamlesinin önünü, “Seyit” Kemal açmıştır!.. İzzettin Doğan ile hizaya getirilemeyen Alevileri, “Seyit” Kemal terbiye etmek için vazifelendirilmiştir!..

Yerini “Ilımlı İslam Devleti”nde “ana muhalefet” olarak garantiye alan Kemal Bey, “soy” tartışmasını açmakla, bir bakıma bozulan abdestini tazelemiştir… Aleviler için İzzettin Doğan ne ifade ederse, CHP tabanı için de Kılıçdaroğlu aynı şeyi ifade etmektedir… Üstlendikleri rol de aynıdır!.. Gerçekte Kılıçdaroğlu, gerici ve Cumhuriyet düşmanı bir aileye mensup olmanın ezikliğini tedavi için peygamber soyundan geldiğini söylememiştir… Zaten inananlar açısından, soylu, soysuz, hırlı, hırsız ve ne kadar ahlaksız varsa, hepsi Adem peygamber soyundan gelmiyor mu? Dolayısıyla, peygamber soyundan gelmek bir ayrıcalık değildir!.. Kılıçdaroğlu bu yanını öne sürerek, Mamak’ta direnen Alevileri ve onlarla aynı yolda ilerleyenleri yönetmek istemektedir!.. Bu dönemde Alevilere söz dinletecek ve hükümetle uyumlu çalışacak bir yüksek makama ihtiyaç duyulmaktadır!.. Bu oyunu kuranlara göre, peygamber soyundan gelen bir genel başkan, pekala bu işi yapabilir olarak düşünülmüştür!..

Biliyoruz ki, referansı din veya mezhep olanın, çağdaş siyaset içerisinde yeri olamaz!.. Siyaset, laik sistem içerisinde bir anlam ifade edebilir… Bu nedenle, Aleviler de CHP tabanı da Kılıçdaroğlu’nu ellerinin tersi ile itmek durumundadır… Sırtımızdaki bu kamburun bir an önce atılması elzemdir!..

“Seyit” Kemal, peygamber soyundan geldiğini söyleyerek, aynı zamanda Türk ve Kürt kökenli olmadığını da itiraf etmektedir… “Türk” sözcüğünden neden bu kadar nefret ettiği şimdi daha iyi anlaşılmaktadır!..

Bay Kemal, bugünlerde CHP’den umudunu kesmemiş ve laikliği benimsemiş geniş yığınların önüne, oyalansınlar diye yerel seçimlerde CHP’den gösterilecek adayları atıyor… Belli ki, Cemaat’in adamları bu seçimde de CHP’den aday gösterilecekler. CHP tabanı yine rejim düşmanlarına oy vermeye mecbur bırakılacaktır!..

Yurtseverlerin önündeki soru şudur:Tutulduğumuz bu ayı tuzağından nasıl kurtulacağız?!..

Y-CHP’nin karşı tarafa çalışan akıldanelerine göre, AKP İstanbul’u kaybederse, iktidardan da uzaklaştırılabilirmiş!… Parti yönetimi son paket içerisindeki “dar bölge” ve “daraltılmış bölge” tuzağını nedense görmek ve göstermek istemiyor… Aksi halde foyaları ortaya çıkacak… AKP, karşıdevrim hamleleriyle kaybedeceği oyun karşılığını, seçim sistemini değiştirerek milletvekili olarak zaten alacak!.. Yeni CHP, sanki demokratik ve adil bir seçim yapılacakmış gibi, hala hayal dünyasında geziniyor… 450 imam hatip okulunda okuyan 71 bin öğrenciyi, 10 yıl içerisinde 2074 imam hatip ve 450 bin 969 öğrenciye çıkaran AKP, üstelik karşıdevrimini de yapmışken, iktidarı seçimle “yol düşkünü” (3) “Seyit” Kemal’e hiç devreder mi?..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1)Gerek Seyit ve gerekse Ehl-i Beyit Resulallahın akrabaları veya kendi sünnetine tam bağlı olan ciddi Müslümanlardır.

(Hatta seyit bir cahil, Seyyit olmayan bir âlimden daha itibara mazhar olur bizde.) http://www.batmangazetesi.com/index_makale_show.php?yazar_id=7&makale_id=761

(2) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24919069.asp

(3) Alevilik öğretisinde yol düşkünlüğü: Kendi nefsine ağır geleni başkasına uygulayan kimselerin düşkünlüğüdür.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir