KONUK YAZARLAR

CHP’Lİ SEÇMENLERE KURULAN HAİN TUZAK!..

Barzani_1

Amerika’ya sığınan eski vaiz Fetulah Gülen; kendine ait internet sitesinde Balyoz, Ergenekon ve 28 Şubat davalarında tutuklanan subaylar için “Elimde bir imkan olsa ben onların hepsine serbestsiniz derim” demiş.  Hocaefendi, suçlu insanların serbest bırakılmasını isteyecek kadar adalet duygusundan yoksun bir Amerikalı değil!.. Demek ki, bu davalarda yargılanan askerleri suçlu bulmuyor!.. Başka bir ifade ile söylersek; Fetullah Gülen, özel görevli ağır ceza mahkemesi ile Yargıtay’ın Balyoz davasında adil karar vermediğini kabul ediyor… Bu açıklama aynı zamanda yargının “bağımsız ve tarafsız” olmadığının dolaylı bir ikrarıdır da… Gülen, bu adaletsiz durumdan doğrudan doğruya AKP iktidarının “milli görüş” kanadını suçladı…

Kamu vicdanının iyice kanatılmasından sonra toplumsal barışı yeniden tesis etmek üzere bir genel af çıkartılması ve bu af ile birlikte Abdullah Öcalan’ın da serbest bırakılması Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde vardı… İşte Cemaat bu kapsamda üstlendiği rolü oynamaya başladı. Bu arada cemaat, suçu koalisyon ortağının üzerine atarak, kendisini temize çıkartmak da istiyor tabi… Tek başına iktidar olma yarışını sürdürüyor… Doğrusunu söylemek gerekirse, cemaati aklama işinde, asıl Kılıçdaroğlu üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.

Taraf gazetesine verdiği özel demecinde; “Ergenekon, Balyoz gibi davalarda Fetullah Gülen cemaatinin sorumluluk sahibi olduğunu düşünüyor musunuz?” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi: “Yargıçların belli bir merkezden talimat aldığı ve o talimat çerçevesinde yola çıktıkları söyleniyor. Ben bu talimatın siyasi iktidar tarafından verildiğini düşünüyorum. Yani bunu cemaat değil, doğrudan doğruya iktidarın yargı üzerindeki baskısına bağlıyorum.” (1) Daha ne deseydi?..

***

Başbakan Erdoğan, Barzani ile Diyarbakır’da yaptığı ortak mitingde, ilk defa “Kürdistan” kelimesini kullandı ve “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” dedi… (2) Hiçbir yoruma gerek bırakmayacak kadar açık olan bu sözleri, Erdoğan boşuna söylemiş olamaz!.. Bir taş ile iki kuş vurduğunu kabul edeceğiz. Birincisi hükümet olarak “Kürdistan”ı tanıdığını ilan etti. İkincisi, yeni CHP’nin Sarıgül’e devredilmesinden sonra başlatılan yerel seçim ittifakı ile AKP’nin kaybedeceği oyları, “genel af” vaadi ile geri almaya çalıştı… Tartışılmaya başlanan ve Yeni CHP yönetiminin inkar etmediği pazarlığa göre, İstanbul’daki 4 belediye başkanlığı için BDP’nin önereceği kişiler aday gösterilecekmiş!.. Bir seçim taktiği gibi sunulan bu ihanetin CHP’yi bitireceği kesindir. Güya bu başkanlıklar karşılığında Kürtler oylarını CHP’ye vereceklermiş. Geçen genel seçimlerde, PKK’nın avukatı Sezgin Tanrıkulu da Kürtlerin oylarını CHP’ye çekebilmek için İstanbul’dan aday gösterilmemiş miydi? Tanrıkulu’nun kendi köyünde bile CHP’ye bir tek oy getiremedi. O seçimde CHP’lilerin oyları, CHP üzerinden doğrudan PKK’ya verilmişti. Şimdi de durum pek farklı olmayacak! İstanbul gibi metropol bir şehirde, PKK’ya lojistik destek sağlayacak belediyeler, Yeni CHP üzerinden PKK’ya hediye edilmiş olacak!..

Genel af, Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde zamanı geldiğinde yapılacak olan bir hamleydi. Zamanlaması ise son derece önemlidir. Zira AKP, bu hamle ile bir kez daha iktidar olma fırsatını yakalayacaktır… Şimdi zamanı geldi sayılır. Gelişmelere bakılırsa, “Kürdistan”ın başına getirilecek olan lider, Kürtlerin en yoğun olarak yaşadıkları Türkiye’den seçilecek. Hiç kuşku yok ki, o da Abdullah Öcalan’dır. Abdullah Öcalan’ı, genel aftan başka bir şekilde dışarı çıkartmak olanaksız olduğuna göre, AKP ve Yeni CHP’nin, “analar ağlamasın” edebiyatı ile birlikte gündeme getirecekleri genel af çağrısı, kamuoyunda yeterli desteği sağlayabilir…

PKK için af meselesi “Kürt açılımı”nın olmazsa olmaz bir koşuludur… Apo’yu af edebilmenin tek yolu genel aftır… Bu talebi ilk defa seslendiren ise AKP değil, yeni CHP’dir. Yeni CHP’nin nasıl ellerde olduğunun en çarpıcı kanıtı budur. CHP Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala’nın kendisini cezaevinde ziyareti sırasında, iç barışın sağlanması için, hiç kimseyi ayırmadan çıkartılacak bir affın şart olduğunu söylemesi manidardır!.. Sırası geldiğinde; PKK’ya karşı Barzani’yi, Barzani’ye karşı PKK’yı bir fren gibi kullanan, yerine göre de her ikisine “iş” yaptıran ABD’nin nihai tercihi, kusursuz uşaklık yapandan yana olacağı sır değildir!.. Barzani ile Öcalan’ın Kürtlere liderlik yarışı da bu yüzden kıyasıya olacak!..

***

Kılıçdaroğlu, “türban silahı”nı Erdoğan’ın elinden aldıktan sonra, silahsız kalan AKP iktidarı, bu defa da örgün eğitim müfredatının dışına çıkarak, hafta sonları akşam saatlerinde hafızlık dersleri vermek üzere, “Hafiz Liseleri” açılması için çalışmaları başlattı… Buna karşılık, AKP’nin yeni silahı Yeni CHP’nin genel müdürü Kemal Bey, Uğur Dündar ile yaptığı söyleşide; Diyanet İşleri Başkanlığı’nı CHP’nin kurduğunu, ilk imam hatip lisesi ve ilk ilahiyat fakültesini CHP’nin açtığını söylemiş!.. Bu sözleri söylerken bu tür icraatları siyasette “kullanmamış” olduğunu da eklemiş hazret! Laikliği “özümsemiş” CHP Genel Başkanının, dinci bir başbakana vereceği karşılık böyle mi olmalıydı?..

Parti içi demokrasiyi işleteceği vaadiyle Atatürk’ün partisinin başına gelen bu zat, nedense ön seçim kurumunu bir daha ağzına almadı. “Eğilim yoklaması”, “anket” ve “merkez yoklaması” gibi aldatmaca yöntemlerle, CHP’li olmayan insanları seçtirmeye çalışacağı belli oldu!.. CHP tabanı, sandığa gittiğinde AKP’nin adaylarına oy verecek değil herhalde… Milli Merkez’in aday gösterememesi halinde; mecburen önlerine getirilen, büyük olasılıkla da PKK’lı veya Fetullahçı olan adaylara oy vermek zorunda bırakılacaklar!..

Seçimlere çok daha var ama, bu tuzağa bir daha düşmeyeceğiz!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) http://www.aydinlikgazete.com/cemaat-aklayicisi-chp-genel-baskani-makale,27185.html

(2) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25134624.asp