• YOLSUZLUK VE RÜŞVET!..

    2010’da yapılan Anayasa referandumuna bugünleri yaşamamak için “hayır” demiştik. O değişikliklere “evet” deyince; ordumuza “kumpas” kurulabilir, yargı yürütmenin denetimine geçip adalet ortadan kaldırılabilir, iktidarı denetleyen -Sayıştay gibi- kurumlar işlevsiz hale getirilerek yolsuzluk ve rüşvet tavan yapabilir demiştik. Hatta yabancı güçlerin desteği ile iktidara gelen AKP, diyet borcunu ödemek için ulusal çıkarlarımızdan olmadık tavizler verebilirdi. Yıllardır yan yana yaşadığımız komşularımızla, sudan sebeplerle düşman hale getirebilirdik. Zorunlu olmadığı halde Telekom ve Tekel gibi kar eden milli kuruluşlarımız yok pahasına yabancılara satılabilir, yandaşlara peşkeş çekilebilirdi… Dışarıdan aldığımız borçlar, halkın yararlanacağı yatırımlara dönüştürülme yerine, yandaşlara kredi olarak verilerek, bir avuç insanın zenginleşmesi sağlanabilirdi. Bu yolla iktidar kendi zenginlerini yaratıp, borçları her zamanki gibi yoksul…

  • ERMENİ SOYKIRIMI YALANI!..

    “ERMENİ SOYKIRIMI YALANI” 11 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin dış politikadaki tek “başarısı” uluslararası bir yalan olan “Ermeni soykırımı” iddialarını çürütmek olmuştur!.. “Öhö öhööö” demeyin!.. Bu olayı da sahiplenmeseler bileklerimi keserim. Tıpkı, CHP’li Eskişehir Belediyesinin icraatlarını hükümet icraatı olarak sahiplendikleri gibi.. Dışişleri Bakanlığımız Türklerin Ermenilere karşı soykırım yapmadığını sonunda kanıtladı!.. Doğu Perinçek olmasaydı, içerisine girmek için takla attığımız AB üyelerinin neredeyse tamamı, bu yalanı parlamentolarında kabul edeceklerdi… Bu kadarla da yetinmeyip “Ermeni soykırımı iddiası yalandır” diyenleri hapse de atacaklardı. Bu planın ilk kurbanı, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek seçilmişti… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin kararından sonra, hükümetimiz, muhalefet partileri ve aydınlarımız, artık uluslararası platformlarda yüzlerinin AK’ı ile bu gerçeği haykırabilirler… 17 Aralık Operasyonunun…

  • HER ŞEY AÇIK!..

       7 bin çalışanı bulunan TRT 1500’ye yakın personeli taşeron veya hizmet alımı yoluyla çalıştırıyor. Gelirinin yüzde 86.5’i elektrik payından karşılanan kurum, 2012 yılında hizmet alımlarına 35 milyon TL ödemiş, 2013 yılı için bu rakam 22 milyon 215 bin liraya ulaşmış. Niteliksiz yandaşların doldurulduğu TRT, doğal olarak vermesi gereken hizmetleri üretemiyor. Hizmet alımı yoluyla yapılan hükümetin borozanlığıdır. İmam-hatiplilerin yönetiminde, rant kapısına dönüşen TRT’de; tarafsız ve objektif habercilik bitti, ülke çıkarlarına dönük analizler ise, sizlere ömür!.. Bu arpalıktan beslenenlerin ücretlerini ödeyenler arasında; belediyenin makarnası ve nohudu ile karnını doyuran 3,5 milyon aç, kömür yardımı alan 6 milyon üşüyen insan ve 4 milyon işsiz vatandaş da bulunuyor… Hükümet, açlık sınırının altında yaşayan…

  • KOKUŞMUŞLUK, UTANMAZLIK, REZİLLİK VE ÇÜRÜME!..

      Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, “Saydam ve hesap verilebilir kamu ilkesi”ne rağmen, gümrük uzlaşma tutanaklarını Sayıştay’a vermiyor!.. Yasaya göre, gümrüklerden mal geçirenlerin beyanı ile gümrük idaresince yapılan tespit arasında farklılık olması halinde; -ki bu durum çoğunlukla gümrükten mal kaçırma olarak kabul edilir- ödenmesi gereken vergi ve cezalar için uzlaşma komisyonlarında, uzlaşma tutanağı düzenlenerek (1) vergi ve cezasının bir kısmından vazgeçiliyor. İşte devletin en yüksek denetleme kurumu olan Sayıştay’dan gizlenmekte olan bu tutanaklardır. Bakanlığın denetimden kaçmayı, Sayıştay’ın “yerindelik” denetimi yapacağı varsayımına dayandırması hiç bir şekilde inandırıcı değildir… Gümrük Kanununun 244. maddesine (2) göre vatandaşın beyanı ile idarece yapılan tespit arasındaki farklılığın kanun hükümlerinin yeterince anlaşılamamasından veya yanlış anlaşılmasından ya da yargı kararları ile idarenin görüş farklılığından kaynaklanması söz konusu olduğunda uzlaşmaya gidiliyor.…

  • BÖYLE GİDERSE AKP SEÇİMLE DÜŞÜRÜLEMEZ!..

      İktidardaki siyasi partinin devlet olanakları ile propaganda yapmasına izin veren; bakanların istifa etmeden yerel seçimlere aday olarak katılabileceklerine ilişkin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı, bundan böyle yapılacak olan seçimlerin adil, sağlıklı, güvenilir ve şeffaf olarak yapılabilirliğini kuşkulu hale getirdi. Seçmen veri tabanının, YSK tarafından takip edilen bağımsız bir seçmen kütüğü yerine, İçişleri Bakanlığının üretip güncelleştirdiği ve dış kaynaklardan alınan verilerle güncellenen bir veri tabanının kullanılmış olması, seçimlerin tarafsızlığı ile güvenilirliğini tartışmalı hale getirmiştir. 1 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık statüsü verilerek “seçmen” haline getirilmeleri ise, kabul edilebilir bir durum değildir. Son olarak; seçimlerin güvenliğinin, ortakları arasında GAMA ve KUTLUTAŞ gibi özel şirketlerin olduğu, genel müdürlüğünü de AKP ile yükselmeye başlayan Sadık…