KONUK YAZARLAR

TBMM BAŞKANLIĞI…

bahceli_sert_1

TBMM BAŞKANLIĞINI AKP’YE HEDİYE EDEN; DEVLET BAHÇELİ DEĞİL, DERSİMLİ KEMAL’DİR!..

CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu MHP tarafından aday gösterilmişken, Y-CHP’nin Baykal’ı aday göstermesison derece yakışıksız kaçmıştır!..

55 milyon seçmenin “Ekmek için Ekmeleddin’e” oy vermesi için olmadık övgüler dizilen ve “Bugün olsa yine Ekmel Bey’i aday gösteririz” diyecek kadar arkasındadurulan ortak Cumhurbaşkanı adayının, geçerli hiçbir neden gösterilmeden, yüzüstü bırakılması siyasi ahlaka ve ahde vefaya aykırı düşmüştür!..

Üstelik karşısına ihtiraslı ve ayıplı bir milletvekili aday olarak çıkartılmışken…

Kaset olayı ile itibarsızlaştırılarak iyice yıpratılmış olan Deniz Baykal’a, MHP’lilerin oy vermesini beklemek, hayal dünyasında gezinmekle eş değerde bir aymazlık ve zeka fukaralığıdır!..

Eğer MHP’liler, böyle ayıplı bir durumu umursamaz kadar vurdum duymaz olsalardı, aynı iş başlarına gelen arkadaşlarını istifa ettirip, milletvekilliğinden geri çekmezlerdi!..

Türk toplumunun siyaset yapma anlayışıyla uyuşmayan, bu ayıplı durum nedeniyle, kendi üyelerini yönetimden ve milletvekilliği adaylığından çeken MHP yönetimi, Y-CHP’nin aynı durumundaki adayını neden desteklesin ki?

Böyle bir sorumsuzluğun hesabıtabanına verebilirler mi?

***

TBMM Başkanlığı gibi bir konuda, bu kadar ilkesiz davranmakla, partiyi kapatmak eş değerde siyasi hatalar sayılmaz mı?..

Dolayısıyla, MHP’den böylesine akıl dışı bir davranışı beklemek bir yana, akıldan geçirmek bile ahmaklıktır…

Hal böyle olunca, MHP milletvekillerinden kendi adaylarını bırakıp, CHP adayını desteklemelerini istemek açıklanamaz!..

Öyleyse, Y-CHP’nin sözcüleri ve tetikçiler neden bağırıp çağırmaktadırlar?..

Aslında onlar, bu sonuçtan oldukça memnundurlar.

Asıl tartışılması gereken konuları gündemden düşürdüler!..

CHPtabanının dikkatini MHP’nin üzerine çektiler…

Doğrusunu söylemek gerekirse, Y-CHP bu aralar Mart kedisi rolünü oynamaktadır…

Gerçekte CHP cephesinde tartışılması gereken konular daha başkadır.

***

Bunların birincisi; Ekmeleddin İhsanoğlu’nun neden desteklenmediğidir!..

Ekmeleddin Bey’in de Baykal gibi bir ayıbı varsa, yani bu yüce makama layık değilse, o zaman neden Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmiştir?..

Öncelikle bunun hesabı verilmelidir…

Ayıbı yoksa, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da sahiplenildiğine göre, neden desteklenmemiştir?..

Dersimli Kemal, bunun da hesabını verecek, ondan sonra dublörlerini bağırtacaktır…

Y-CHP, kendi hesap vermeden, MHP’yi suçlayarak bir yere varamaz…

***

İkinci husus; Y-CHP’nin başka birini değil de neden Deniz Baykal’ı aday gösterdiğidir!..

Baykal, Erdoğan ile görüştükten hemen sonra, CHP yetkili kurullarında bu konu konuşulmadan, adeta emrivaki yaparcasına adaylığını ilan etmiştir!..

Dersimli Kemal, bu dayatma karşısında, neden geri adım atmıştır?

Kemal’in önüne hangi dosyalar konulmuştur da teslim alınmıştır?

Bu soruların da cevabının çok acil olarak verilmesi gerekir…

***

Üçüncü husus; CHP’de TBMM Başkanlığı’na gösterilecek başka aday neden bulunmadığıdır!..

CHP’li olmayan ve CHP’ye oy vermeyen bir sürü gereksiz insan, aday gösterilip milletvekili seçtirilmişken, böyle zamanlar için temsil yeterliliği olan, en azından bir kaç tane de numunelik Halk Partili milletvekili adayı yapılamaz mıydı?

Y-CHP yönetimi, bunun da hesabını vermeden kimseye çamur atamaz, başka partilere sitem yapamaz!..

***

rdüncühusus; Deniz Baykal’ın kendisi ile ilgili yaptığı doğru ve yerinde tespittir

Baykal kaset olayından sonra, CHP Genel Başkanlığında kalmayı sakıncalı bulup istifa etmiştir, aynı sakıncanın TBMM Başkanlığında neden devam etmeyeceğinin açıklanması gerekmez mi?..

Çağdaş yaşamda insanların cinsel tercihleri kimseyi ilgilendirmez.

Ne var ki, Türk toplumu, saygın bir liderin özel yaşamı ile de ilgilenmektedir. Zaten Baykal da bu yüzden CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kalmıştır.

Başka bir deyişle CHP’deki sorun; Baykal’ın özel yaşamı değil, yükselme kriteri olan; Program’a ve Tüzük’e bağlılığa, genel başkana olan (duygusal) yakınlığın da eklenmiş olması şeklindeki algıdır…

Sakıncalı” olan durum budur ve bu algı genel başkanı koltuğundan etmiştir…

Peki, o günden bu yana ne değişmiştir?

Yoksa TBMM Başkanlığı, CHP Genel Başkanlığından daha az mı önemlidir?

Bu soruların da hesabı Baykal ile birlikte Dersimli Kemal tarafından verilmelidir…

***

Bu hesapların hiçbiri görülmeden, bir şey yokmuş gibi davranmak ve kolaycı yoldan MHP’yi günah keçisi ilan edip, paklanmaya çalışmak; siyasi ahlaksızlıktır ve MHP’ye yapılan açık bir haksızlıktır

Sakın bu söylediklerimden Bahçeli’yi veya MHP’sini savunduğum sonucu çıkartılmasın…

Çoğunluğun hemfikir olduğu gibi, ben de Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP’nin, CHP gibi dönüştürüldüğünü ve eski MHP olmadığını kabul edenlerdenim…

Bahçeli’nin 13 yıl boyunca AKP’ye koltuk değnekliği yaptığına ve AKP’nin günahlarının ortağı olduğuna inananlardanım!..

MHP de CHP gibi işgal altında olan bir partidir!..

Lakin, bunları başka bir zeminde ve zamanda tartışmak gerekiyor…

Genel kanı böyledir diye, bütün suçları Bahçeli’ye yıkamazsınız!..

Tartışma zemininden kaydırılınca, tartışılması gereken temel konular ötelenir ve bu büyük tezgahı hazırlayanların oyununa düşme tehlikesi ile karşılaşırız!..

***

Son bir tespit yapıp bitiriyorum: MHP dördüncü tura kadar kendi adayını destekleyeceğini ilan ettiğine göre; sırf AKP karşıtlığından yola çıkarak, MHP’yi CHP’nin adayı Deniz Baykal’a oy vermeye mecburmuş gibi var sayıp, siyaset oluşturmaksiyasi ahlakla bağdaşmamaktadır…

Dersimli Kemal, bu fırsattan yararlanarak; olası rakibi Baykal’ın durumunu yeniden kamuoyunun gündemine getirip tartıştırmış ve CHP tabanının hafızasını tazelemiştir.

Bu şekilde Baykal, yaklaşan büyük kurultayda rakip olmaktan temelli çıkartılmıştır…

Böyle basit köylü kurnazlıkları, ancak Dersimli Kemal’in zeka kapasitesi içerisinde gelişir… Kim ne derse desin, TBMM Başkanlığını AKP’ye hediye eden Y-CHP’dir ve bu durumun başlıca sorumlusu Dersimli Kemal’dir…

Cemil Can