KONUK YAZARLAR

BİLET ALMADAN İKRAMİYE BEKLEYENLER!..

rusya-suriyede

Rusya’nın Suriye’deki silahlı terör örgütlerine yönelik başlattığı hava saldırısı, koalisyon güçlerini bayağı rahatsız etti.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu şer ittifakı (ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Katar ve Suudi Arabistan), Rusya’nın terör örgütü olarak kabul ettiği Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) açıkça desteklediğini ilan ettiler!

Yedi ülkenin yayınladığı bildiride, Rusya’nın başlattığı operasyonlar için, “Suriye muhalefetine ve sivillere yönelik saldırılardır” değerlendirilmesi yapıldı…

Yaklaşık 3 yıl önce (5 Eylül 2012) Türkiye’nin Suriye’ye dönük dış politikasını “En yakın zamanda Şam’a gidip Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” sözleriyle özetleyen Erdoğan, bugün sadece Putin’e üzüntülerini bildireceğini söylemekle yetindi…

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, “Biz Rusya’nın Suriye’de sadece DAEŞ’i (IŞİD’i) hedef almasını istiyoruz” dedi…

Birleşmiş Milletler (BM) 70. Genel Kurulu için Newyork’ta bulunan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile buluştuktan sonra, çözümün diplomasiden geçtiğinisavunarak, BM’i Cenevre 3‘ün toplanması için harekete çağırdı…

İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutan Yardımcısı Hüseyin Selami, “Bugün ABD’nin Esat’ın çözüm parçası olduğunu itiraf etmesi, gösterilen iradenin sonucudur” dedi…

Gelinen bu durum ve “Esat’lı çözüm”’ün kabulü, ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu politikalarının duvar tosladığını göstermektedir…

Bu yadsınamaz gerçeğe rağmen, Türkiye’nin küresel güçlerle hareket etmesinin pahalıya mal olacağı açıktır.

İktidardan düşürülmüş bir partinin, hala devleti yönetmesi ve iflas etmiş politikalarındaki ısrarının Türk halkına ağır faturalar ödeteceği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle 1 Kasım seçimleri uçurumdan önceki son çıkışımızdır!

***

AKP hükümetlerinin borçlanarak sürdürdüğü, ekonomik yaşamda sona gelindi sayılır.

2002 yılından önceki yıllardan devreden dosyalarla birlikte icra müdürlüklerinde sonuçlanmamış toplam 8 milyon 613 bin dosya varken, bu rakam yaklaşık 4 kat artarak 23 milyon 824 bine ulaştı…

Sadece aile reislerinin icralık olduğunu varsayarsak, 24 milyon hane borç batağında demektir…

Nüfusun neredeyse tamamı bu olumsuzluktan etkilenmektedir…

Yeni istihdam alanları açılmadığı için işsizlik aldı başını gitti. Tarım ve hayvancılık bitirildi. Korunmasız bırakılan milli sanayi can çekişiyor…

80 yıllık birikimlerimiz satılıp, talan edildi…

Yunanistan bile 152 ada, adacık ve kayalığımızı işgal etti…

13 yıllık AKP iktidarında dış borcumuz 242.7 milyar liradan yaklaşık 3 kat artarak 676.2 milyar liraya yükseldi…

Yurttaşların bankalara borcu 2002 yılında 6.6 milyar lira iken, 58 kat artarak 381 milyar liraya ulaştı.

2008 yılından bu yana sadece kredi kartları ve tüketici kredileri için 205 milyar lira faiz ödendi…

Yurttaşın kazancının neredeyse tamamı faiz ödemelerine gitti…

Belli ki, muhalefet partileri böyle bir enkazı devralmak istemiyor!..

***

Y-CHP vaatlerini açıkladı. Nihai hedefinin AKP ile koalisyon ortaklığı yapmak olduğu anlaşılıyor:

Seçim bildirgesinde en dikkat çeken husus: “Anayasayı değiştireceğiz. Eşit yurttaşlık getireceğiz. Hiç kimse etnik kimliğinden ötürü ötekiyim diye düşünmeyecek” vurgusudur…

Y-CHP’ye göre, Türkiye’de etnik kimliğinden ötürü “ötekiyim” diye düşünenler var ve bu düşünce Türkiye’nin en öncelikli meselesidir…

Bu nedenle de “anayasa değişikliği” vaad ediyorlar…

Seçim Bildirgesi’nde “Eşit yurttaşlık” getirmeyi vaad eden Y-CHP, aslında bazı yurttaşların yasalar önünde “eşit” olmadığını da savunmuş oluyor…

Bu şekilde PKK/HDP‘nin yalan politikalarını seslendiriyor…

Zira PKK’nın ayrılıkçı propagandaları, bu gerçek dışı düşünceler üzerine oturtulmuştur…

Böyle bir söylem, iktidara talip olan bir partinin kendi ayağına kurşun sıkmasından farksızdır.

Ülkeyi içerisine sürüklendiği bataktan nasıl kurtaracağı hakkında bir tek söz bile söyleyemeyen Y-CHP, “Eşit yurttaşlık” saçmalığı ile gerçekte iktidara talip olmadığını ortaya koymaktadır…

Dersimli Kemal’in bütün amacı, kendisini CHP başına getiren küresel güçlerin isteğini yerine getirmektir.

Dersimli, ekibini TBMM’ne sokarak; “Milletvekili dokunulmazlığı”ndan yararlandırmak suretiyle, PKK’nın gerçek dışı propagandanın devamını sağlamak ve bu şekilde Türk halkının kafasını karıştırmayı başlıca ödevi edinmiştir!..

Y-CHP’nin iktidara talip olma gibi bir derdi kesinlikle yoktur.

Bu fikrin esaslı kanıtı, bir kaç ay önce halkın önüne koyduğu milletvekili listesini değiştirmemiş olmasıdır.

7 Haziran’daki seçimde yüzde 24.95 oy verilen bir listeye, 1 Kasım’da oy yağmasını beklemek, bilet almadan büyük ikramiyeyi beklemekten farksızdır…

AKP de yüzde 40.87 oyu tek başına iktidar için yeterli bulmadığı için halkın “hata” yaptığını düşünmekte ve hatadan dönmesi için 1 Kasım’da ona yeni bir “fırsat” vermiş bulunmaktadır!..

Bu noktada AKP ile Y-CHP’nin bakış açısında hiçbir fark yoktur…

Anlaşılıyor ki, seçim vaatlerini ve milletvekili listelerini değiştirmeyen Y-CHP’nin nihai hedefi; AKP ile koalisyon yapmaktır.

Nitekim bu tutumunu, 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin peşinden koşturarak, taviz üzerine tavizler vererek, en ilkesiz ve utanılacak bir şekilde ortaya koymuştur…

Denebilir ki, Y-CHP, küresel güçler tarafından, halkın iktidardan düşürdüğü AKP’yi yeniden hükümet yapmakla görevlendirilmiştir…

Dolayısıyla AKP’yi iktidardan düşürmeden önceki acil iş, Y-CHP yönetiminin parti başından uzaklaştırılmasıdır!..

Apaçık gözüken 1 Kasım yenilgisinden sonra, CHP’lilerin siyasi gündeminin ilk sırasında bu iş olmalıdır…

Cemil Can