KONUK YAZARLAR

“B PLANI”NIN UYGULAYICILARI

harem_1_2

Konuşmak için her fırsatı değerlendiren ve bunun için sürekli ortam hazırlayan Erdoğan, acaba eşi Emine Hanımı neden sahaya sürdü?

Eğitimi, tecrübesi, yeteneği ve birikimi belli olan bir ev hanımının; Cumhuriyeti enkaz, Osmanlı haremini ise okul gibi göstermesinin aşırı tepki çekeceği belli değil mi?

Erdoğan’ın, Atatürk Orman Çiftliği’nde çocukların “biraya özendirildiği” şeklindeki iftirası karşılığını bulmayacak mıydı?

Diyanet’in işini gücünü bırakıp, ateistlerle evlenilemeyeceği şeklinde verdiği son fetva, kabul edilebilir mi?

Okul müdürlerinin liseli kızların eteklerine el uzatmasının sırası mı şimdi?

***

Türkiye gündeminin birinci sırasında:

13 ilçede öz yönetim ilan eden terör örgütü PKK’ya karşı, güvenlik güçlerinin operasyonları vardır.

ABD’nin “karagücüm” dediği PKK’ya karşı, TSK ve özel harekatçı polislerin başarılarını konuşmak ve 78 milyon Türk halkının arkalarında olduğunu hissettirmek zamanıdır.

Etnik bölücülere ve destekçilerine, bu topraklar üzerinde başka bir silahlı gücün yaşayamayacağı mesajını vermenin tam sırasıdır.

AKP’nin Suriye politikasının fiyaskoyla sonuçlandığı bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı:

Hükümetin İran’dan başlayarak, hatalı dış politikasını düzeltme yoluna girmesi sevindiricidir tabi…

Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmak ve Esat’ın geleceğine Suriye halkının karar vereceğini söylemek noktasına gelmek kolay olmamıştır.

Yurtseverler, ulusal çıkarlarımızla örtüşen bu değişikliklere tereddüt göstermeden destek olmak zorundadır.

Kilis’e düşen roket mermileri ile MİT TIR’larında yakalananların benzerliği şaşırtıcı olsa da; Türkiye’nin IŞİD’e karşı obüs topları ile vurma noktasına gelmesi, Şam’daki Emevi Camiinde Cuma namazı kılmaktan vazgeçtiğimizi gösterir.

Rusya ile devam eden uçak krizinin maliyeti, kar topu gibi her geçen gün büyüyerek üstümüze geliyor.

Suriyeli sığınmacılar üredikçe, sorunları da çoğalıyor.

Bu yüksek faturayı da fakir Türk halkının ödeyeceği belli değil mi?..

Ege denizinin, “ölüm denizi” olarak anılması, biraz da bizim öngörüsüzlüğümüzden oldu.

Sorumluluğumuz az değildir…

ABD ve AB’nin yerinden yurdundan ettiği insanları, Türkiye’ye postalama çabası başarılı olursa, Anadolu’nun toplama kampına dönüşeceği kesindir.

Devletin kılcal damarlarına kadar sızan Fetullahçı Terör Örgütü‘ne karşı mücadelede, henüz arzu edilen noktaya gelinemedi…

Paralel Yapı” da denen, ABD uzantılı bu örgütün TSK’ya bile sızdığı söyleniyor.

Yargıda görevli, 5000 civarında savcı ve yargıçları olduğu biliniyor!

Cumhurbaşkanı, üyelerinin çoğunu Abdullah Gül’ün seçtiği AYM kararlarını sanırım biraz da bu nedenle tanımıyor!

Kandil’in destekleme sözü verdiği Gül ve arkadaşlarından, AKP’yi bölmeleri bekleniyor…

Bu şekilde gelecek iktidar, Türk halkının olamaz tabi…

Hükümetin tökezlemesi halinde, üzerine ilk çullanacak olan eski ortakları pusuda bekletiliyor…

***

Meclis’teki muhalefetin maskesi ise çoktandır düştü:

Devlet Bahçeli, geleceğini AKP’nin “B Planı”na bağlamış.

Erdoğan’ın, yeni anayasa yapma planını, kayıtsız koşulsuz destekliyor.

Hükümetin Meclis’te ihtiyaç duyacağı oyu, vermeye hazırdır!

Yeter ki, hükümet mahkemeyi etkileyip kurultayın toplanmasını engellesin.

Bağımsız olmayan yargıya, böyle işleri yaptırmak her zaman mümkündür!

***

HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına, MHP hükümetten daha hevesli görünüyor…

Bahçeli her zamanki gibi, partisini hükümetin yedek lastiği gibi kullanıyor.

Bu Meclisi, yeni bir anayasa yapma konusunda yetkili gören Dersimli, önceki dönem kadar rahat değildir.

Tabandan gelen baskılara eskisi gibi direnemiyor.

Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasından kalkmak zorunda kalan Y-CHP yönetimi, HDP için elinden geleni yapıyor:

Hükümetin HDP milletvekillerini suçladığı gibi, Y-CHP de AKP hükümetini suçluyor.

Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın yaptığı, ev sahibini yakalayan yavuz hırsızınki ile aynıdır…

Sanki “Açılım”a açık çek veren Kılıçdaroğlu değilmiş gibi, pişkin pişkin hükümet üyeleri hakkında, terör örgütüne yardım ve yataklık yaptıkları için suç duyurusunda bulunabiliyor!..

Yıllarca Öcalan’ın propaganda bürosu gibi çalıştırılan Y-CHP, HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını, bütün suçlar için ele alma şartına bağlayarak, konuyu sulandırmaya çalışıyor.

Apo’nun “Kemal’e selamımı söyleyin…” şeklinde başlayan talimat cümleleri unutulmadı ki!

5 Haziran seçimlerinden önce, barajı atlaması için destek verdikleri HDP’ye, bu noktada yapabilecekleri yardım, ancak bu kadar olabilir…

Anlaşılan; küresel güçler, PKK’nın hendekte boğulmasından sonra, uzantısı HDP’nin Meclis’teki işini Y-CHP’ye yaptıracaklar…

***

ABD ve AB’nin TBMM’nde sözcülüğünü yapan Kılıçdaroğlu’nun işi zordur.

Gidişattan memnun olmayan Baykal, bu yüzden sahneye çıkmak zorunda kaldı.

Eski genel başkan, “CHP’de yönetim sorunu olduğunu bilmeyen kalmadı” diyerek, acil yönetim değişikliğine işaret ediyor.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, “CHP kimsenin babasının malı değil” diyerek, Dersimliye karşı aday olacağının işaretini verdi…

***

Türkiye’nin içinde bulunduğu bu tablo karşısında; gündemi hala Cumhurbaşkanı Erdoğan belirliyor.

İçerisinde bulunduğu zor durumu, herkesten çok daha iyi bildiği için, iktidardan düşmesi halinde başına gelecekleri de tahmin edebiliyor!

Dışarıda güvenebileceği bir tek dostu kalmadı!

Tek dayanağı, onu Cumhurbaşkanlığına taşıyan fanatik taraftarlarıdır.

Onlar arasında dağılma başlarsa eğer, tepe taklak yuvarlanacağını çok iyi biliyor!

O bakımdan, mesaisinin çoğunu tabanını bir arada tutmaya harcıyor.

14 yıldır mağduriyet edebiyatı ile desteğini aldığı bu kesimi, elinin altında tutmak zorundadır.

Aslında başka seçeneği de yok gibidir!..

***

O bakımdan, eşini sahaya sürmek zorunda kaldı.

Emine Hanım; ha bire yalan, yanlış ve iftira niteliğinde sözler ediyor!

Türk halkına, tarih dersi vermeye zorlanıyor…

Atatürkçü düşünceye ve Cumhuriyet’in niteliklerine bağlı duyarlı kesimlerin, bu duruma sessiz kalmayacağı açıktır.

Cevap verirken, burunlarından soluyacakları ve kantarın topuzunu kaçıracakları kesindir!

Nitekim öyle de oluyor!

Erdoğan’ın “B Planı”nda her kesim, bir şekilde beklenilen rolü oynamaya devam ediyor…

Buradan yeni bir mağduriyet alanı yaratılacağı görülüyor!..

Erdoğan, yine mitinglerde “mahremime girildi” diye ağlamaya başlayacaktır!

Ardından baskın seçim!

***

İlk genel seçimde; AKP 400 milletvekili alabilir mi?..

Bu sayıyı bulursa eğer, hiç kuşkunuz olmasın saltanat o an geri gelir!

O gün karşıdevrimin hukuku tescillenir!

AKP’nin “başarısı” için kullanılacak malzemelerin tümü hazırlanmıştır:

Hükümetin, “Açılım”dan vazgeçip, PKK ile mücadeleye geçmesi iyi puan getirir.

HDP milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırması ve partinin kapatılması halkın bayağı hoşuna gidecektir…

Muhalefetin PKK ve Cemaat’e kol kanat germesi, AKP’yi yeniden umut haline getirir…

Paralel Yapı”nın devletten temizlenmesi ayrı bir artıdır.

Türkiye’ye beyzbol sopası gösteren Obama’ya, Erdoğan’ın “Eyy Amerika…” diyerek efelenmesi, antiemperyalistlerin yüreğine su serper.

Bu eylemlerin ne kadarı oya döner bilinmez ama AKP’nin en azından bir dönem daha iktidarını garantiler…

***

Bağıra bağıra gelen bu senaryoya karşı muhalefetin bir planı var mıdır?

Muhalefet kanadında, esaslı bir program ve yönetim değişikliği olmadan, gidilecek seçimlerin galibi bugünden bellidir!

Yüzde on barajı zaten yerinde durmaktadır.

Ele geçirilip, ayarlanmış muhalefet, ancak AKP’nin daha güçlü olarak yeniden iktidara gelmesine katkı sağlayabilir!..

Gerisi, külahıma anlatılacak hikayedir!..

Cemil Can