KONUK YAZARLAR

KARŞI TARAFA ÇALIŞMAK!..

Elif Doğan Türkmen

16 Nisan‘a kadar Y-CHP’yi eleştirmemeye söz vermiştim.

Sözüm sözdür…

Bu demek değil ki, tümünü başımızın üstünde taşıyacağız.

Ekmek için Ekmelettin”in faturasını kim ödeyecek diye sormadık!

Birkaç gün önce, anayasa değişikliğine “evet” diyeceğini açıklayan Fetullahçı eski Y-CHP Milletvekili Faik Tunay’ı ise neredeyse unuttuk!

Lakin; milyonluk telefon faturalarını fakir halka ödetenleri, dünyanın çevresini birkaç kez dolanacak kadar Hazine’den benzin harcayan milletvekillerini ve onları o makamlara getirenleri, sonsuza kadar görmezden gelemeyiz…

O kadar da değil…

***

Yaşayarak gördük ki:

Reis’i, 15 yıldır aldatmayan kalmadı…

“Mizahtır” deyip ne güzel eğleniyorduk.

Şimdi başımıza Dersimli çıktı; o, ondan çok daha zeki mi sanki?

Belli ki, onu da “bizimkiler” aldattı!

Siyasilerin “aldatılması” iyi bir propaganda malzemesiydi, lakin bu referandumda onu da kaybettik.

Doğruya doğru….

***

Bütün seçim kampanyalarını “yolsuzluklar” üzerine kuran Kılıçdaroğlu’nu, vitrine çıkardığı kendi ekibi “aldattı” diyemiyeceğiz artık!..

Sayesinde, “aldatılma” da mazeret olmaktan çıkartıldı.

TBMM‘i Divanı’nda ana muhalefet partisi adına Katip Üye olarak oturan o hanımefendi, Anadolu ve Rumeli Müdafa-ı Hukuk anlayışından, Kuvayı Milliye çizgisine uzanan CHP geleneğini, yeterince temsil edebiliyor mu, bilmiyorum…

Romanların temsilcisi olarak Meclis’e gönderdiğimiz Katip Üye Özcan Purcu efendi ise, saf kan “çingene” olduğunu ispatladı!

Elif Doğan Türkmen, Ali Haydar Hakverdi ve Tufan Köse gibilere Hazine teslim edilebilir mi?(1)

Allah aşkına, böylelerinin sözlerine kim inanır?

Y-CHP, bu evlere şenlik ekibi geri çekse bile; “evet cephesi”nin, bu zavallıları sahneden indireceğine inanmıyorum!

Bu yönünden bakarsak, Baykal‘ın dahi sahnelerde görülmesi sakıncalıdır.

Be adam!

Çok biliyorsan eğer, söyleyeceklerini bir kağıda yazıp, Yılmaz’a versene.

Sicili temiz biri doğruları söylediğinde, daha etkili olmaz mı?

Ben derim ki:

Anayasa değişikliğinin “rejim değişikliği” ile sonuçlanacağı; en küçük bir şüpheye mahal vermeyecek kadar açık olduğuna göre, bu zemini hiç kimsenin, geçmişini aklamak veya güven tazelemek için kullanmasına izin verilmemelidir…

***

Aslında Dersimli Kemal’i de sahaya sürmemek en doğru hareket tarzıydı.

Hayır Cephesi”ne en büyük zararı “dürüst” Kemal veriyor.

“Hayırlı Üniversiteler Platformu”nda; “Niçin biz AYM’ne gitmedik?” sorusuna:

“Atatürk’ün Amasya Tamimi nedeniyle” diyerek yanıt verdi…

Komedi oyuncusu gibi, bu adam halkı ne sanıyor?

Hazret saçmalamaya devam etti:

“Ne diyor Amasya Tamimi’nde: ‘Milletin istiklalini, milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ diyor. Şimdi aynı süreci yaşıyoruz.

Tarihçiler, cahilliğin bu seviyesine 10 üzerinden kaç puan verir acaba?

Söylediklerinin zerre kadar siyasi değeri yok!

Dersimli’nin, referandum sonucunun “evet” çıkması halinde; sorumluluğu halkın üzerine yıkacağı şimdiden belli oldu.

İhtimaldir, 17 Nisan günü “Atatürk’ün kendisini aldattığını” söyleyerek, savunmasını yapacak!..

Umarım, aklıselim galip gelir de o günleri görmeyiz…

İşgal koşulları ile bugünün koşullarını aynı gören bir anlayışın, doğru stratejiler yapamayacağı baştan bellidir…

***

ANDY-AR Araştırma Şirketi’nin son çalışmasına göre; “evet” oyları ile “hayır” oyları arasındaki fark 2 puana kadar inmiş.

Demek ki, sonucu “Kararsızlar”  belirleyecek!

Kararsızlar”ı en kolay yönlendirecek olan ise, siyasi iktidardır.

Geçmiş seçimleri ve referandumları unutmayın.

Sandığa gidecek olan halk, aynı halktır!..

Son haftaya girilirken, iktidarın kesenin ağzını açarak, tabloyu tersine çevirmesi mümkündür!

İşin içine para girdi mi, “Mustafa Kemal’in askerleri” olduğunu iddia eden CHP milletvekilleri bile dünyayı şaşı görüyor.

Görmüyor muyuz?..

***

Ana muhalefet partisi, ülkenin geleceği ile kumar oynayamaz.

CHP’lilerin böyle bir genel başkana “biat etmesi” lükstür, ihanetin en üst noktasıdır.

CHP, tüm olanakları en etkili şekilde kullanmak zorundadır.

Hayati önemdeki kararlar; hasta ruhlu tiplere, kaprisli kişilere ve kompleksli siyasetçilere ve hırsızlara hiçbir şekilde bırakılamaz…

***

Oysa, AYM‘ne gitmenin, elle tutulur iki avantajı vardır:

Biri; zayıf olsa da anayasa değişikliklerinin iptal ettirme olasılığı, diğeri propaganda için zaman kazanmak:

Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için verilen 60 günlük süreye, mahkemenin karar vereceği birkaç aylık süreyi de ekledik mi, kazanılan süre, pekala işe yarayabilir.

“Kararsızlar”ı, iktidarın kurduğu tuzaktan kurtarabilir, aydınlık günlere yelken açılabiliriz…

Peşinen bu olanaktan vazgeçmek ve bugünü, 1919 koşulları ile karıştırarak taktik belirlemek, gizlice karşı cepheye çalışmak anlamına gelir!..

Bahçeli bu işi açıktan, Kılıçdaroğlu gizlice yapıyor…

Ne var ki; önümüze gelecek ağır faturayı, sadece onlar değil, 80 milyon halk birlikte ödemek zorunda kalacağız!..

Hatadan dönmek için henüz vakit vardır…

Cemil Can

DİPNOT:

(1) http://www.haberturk.com/gundem/haber/1404222-makam-araci-ile-en-cok-yol-yapan-10-vekil/2