KONUK YAZARLAR

KULLANILMANIN BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ!

 

 


zühtü_aslan

 

AYM Başkanı Zühtü Aslan, AYM’nin OHAL döneminde çıkartılan KHK’leri denetleme yetkisine sahip olmadığını belirtti.

Aslan:

“Anayasa koyucunun, lafzı, anlamı ve amacı bakımından açık bir şekilde düzenlediği kuralları yorum yoluyla değiştirmek, esasen mahkeme eliyle anayasa değişikliği anlamına gelir” dedi…

Bu açıklamadan Kılıçdaroğlu farklı bir şey anladı.

Büyük olasılıkla etrafındaki hukukçular tarafından yanlış yönlendirilmiştir.

Zira etrafında Halk Partili kalmadı!

Aklınca çayın taşı ile çayın kuşunu vuracaktı.

Bence AYM “mühürsüz zarflarla” ilgili YSK kararına karşı açılan davaları reddedecektir.

Aslan, şimdiden gerekçeyi hazırladı.

Gerekçeyi savunma işini de Dersimli Kemal’e bıraktı.

O da sazan gibi atladı tabi.

Anayasanın 79/2. maddesi:

YSK’nın kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz” diyor.

Lafzı, anlamı ve amacı bakımından” ne kadar açık ve anlaşılır bir hüküm değil mi ama?

İşte Kılıçdaroğlu’nun da savunduğu gibi; bu açık hüküm karşısında davalar reddedilecek!

Peki, o zaman ne söyleyecek?

***

Oylama devam ederken; bazı sandıklar açıldı ve mühürsüz zarfların olduğu görüldü. YSK’nın AKP’li üyesi Recep Özel’in 16.10’da verdiği mühürsüz zarfların ne yapılacağı içerikli dilekçe üzerine, “oybirliği” ile “geçerli” sayılmalarına karar verildi.(1)

Mühürsüz oyların geçerli sayılma kararı alınırken, kurulda 298 Sayılı Yasanın 17. maddesine (2) göre Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevlendirdiği CHP’nin temsilcisi (3) Av. M.Hadimi Yakupoğlu (4) da vardı.

Adı geçen “hukukçu”, rejimin değiştirildiği bir kurulda “etkisiz eleman” olarak oturdu…

Bu kadar yetkin ve tecrübeli avukatlar arasından Yakupoğlu’nu seçerek YSK’ya gönderen Kılıçdaroğlu, CHP temsilcisi kurulda yapamadıklarının da hesabını vermek zorundadır…

***

YSK, parti temsilcilerinin uyarı ve ısrarı ile mühürsüz zarf ve pusulaların ayrılarak tutanak altına alınmasını ve ayrıca sayılmaları kararını alabilirdi.

Mühürsüz zarflardan çıkan oyların genel sonucu etkilemeyeceği anlaşılırsa konu kapanırdı.

Sonuçlara da herkes saygılı davranırdı…

Geçici sonuçların açıklanmasından sonra, Kılıçdaroğlu’nun “yeni bir anayasa” (5) yapılmasına dönük teklifi, sorumsuzluk olmaktan başka, dikkatleri başka konulara yoğunlaştırarak, fahiş hatalarını ve yetersizliğini gizlemek içindir…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) http://www.ysk.gov.tr/ysk/content/conn/YSKUCM/path/Contribution%20Folders/Kararlar/2017-560.pdf

(2) 298 Sayılı Yasanın 17. maddesi 2. fıkrası:

“Ayrıca seçime katılan siyasi partilerden, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en çok oy almış dört siyasi parti ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partiler, o siyasi parti genel başkanları tarafından yazılı olarak yetki verilmiş olması şartıyla Yüksek Seçim Kurulunda da bir asıl bir yedek temsilci bulundurabilir. Bu temsilciler kurulun bütün çalışmalarına ve görüşmelerine katılırlar, oy kullanamazlar. Ancak, Yüksek Seçim Kurulunca 14 üncü maddenin onbirinci bendi gereğince yapılan ilandan seçime katılamayacağı anlaşılan veya o seçim çevresinde seçime katılmayan partilerin bu kurullarda temsilci bulundurma hakları sona erer. Görüşülen iş hakkında siyasi partiler temsilcileri görüşlerini bildirirlerse, kurul, bunları da dinledikten sonra, kendi arasında işi görüşerek karar verir ve kararı temsilcilere bildirir. Siyasi parti temsilcilerinin toplantılara katılmamaları, işlerin görüşülmesini durdurmaz.”

(3) http://www.ysk.gov.tr/ysk/faces/YSKTeskilatYapisi?_adf.ctrl-state=vvwjlypcv_4&wcnav.model=YSKUstMenu&_afrLoop=492187999508482

(4) http://www.mhyakupoglu.av.tr/

(5) http://www.ntv.com.tr/turkiye/kilicdarogludan-yeni-anayasa-cagrisi,n1JfZsuA3kq0ndKCqgUtng