KONUK YAZARLAR

“BEŞİNCİ KOL” FAALİYETLERİNE DİKKAT!..

Afrin-operasyonu-

 

Bilim adamlarına göre, dünyadaki petrol rezervleri en fazla 50 yılın ihtiyacını karşılar.

Bu süre içerisinde alternatif enerji kaynağı bulmak şart.

ABD, petrol ihtiyacını başka ülkelerden neden karşılamaya çalışıyor?.

Kendi rezervlerini kötü günler için ayırdığı belli.

Ortadoğu petrollerini yağmalamak bunun için önemlidir…

 

***

 

Petrolü Akdeniz’e akıtmak için güvenli bir koridor de gereklidir.

İkinci İsrail” da denen “Kürdistan” bunun için kurulmak isteniyor.

Aynı zamanda İsrail’in güvenliği de bu şekilde sağlanacak.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Genişletilmiş Ortadoğu Projesi bu amacı gerçekleştirmek için uygulamaya konulmuştur…

 

***

 

ABD eski Dışişleri Bakanı Rice, 24 ülkede rejimlerin ve sınırların değişeceğini açık açık söylemişti.

Emperyalistler kendilerini dünyanın efendisi sanıyorlar.

BOP’u hayata geçirmek için Türkiye’de AKP’yi destekleyip iktidara getirdiler.

Ne yazık ki Reis, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığını kabul etti!..

 

***

 

Emperyalistler, her zaman bir taşla iki kuş vurmayı planlarla.

B ve C planlarını bu nedenle geliştirirler.

Ellerindeki “konvansiyonel silahları” da bu şekilde paraya çevirmiş oluyorlar.

Silahın tek pazarı savaş değil mi?.

Etnik ve mezhepsel çelişkileri kaşıyarak, bölgesel savaşlar çıkartan emperyalistler, doğrudan terör örgütleri ile çalışıyorlar.

Terör örgütleri küresel güçlerin bir anlamda silahı gibidir.

PKK,PYD,YPG ve DEAŞ hepsi aynı amaçla kurulup desteklendiler…

 

***

 

Suriye’deki işleri planlandığı gibi gitmedi.

Libya’da geç kalan Rusya, S-400 füzeleri ile sahaya indi.

Çin, İran ve diğer ŞİÖ üyeleri, “Koalisyon Güçleri” olarak isimlendirilen emperyalistlere direnen bölge ülkelerine destek verdiler.

Büyük planın bir parçası olan “Barzanistan”ın bağımsızlık ilanına “Avrasya Güçleri” birlikte karşı koydular.

ABD’nin aletiyle gerdeğe girmeyi kabul eden Barzani, sahneden indirildi…

 

***

 

İran’da hayat pahalılığını protesto eden halkı, kışkırtarak sokağa dökmek istediler.

Başaramadılar…

 

***

 

30 yıldan fazla ABD’ye kara gücü olarak hizmet eden PKK ile Türkiye’nin doğusunda “Hendek Savaşları”nı başlattılar.

İstedikleri sonucu alamadılar.

TSK içerisindeki ajanlarına darbe yaptırmak istediler, yine yenildiler.

16 yıldan bu yana iktidar olan AKP’yi, kucaklarında besledikleri FETÖ ile iktidardan düşürmeyi de başaramadılar.

FETÖ ile birlikte devlet kurumlarımıza sızan CIA da beklemediği ölçüde geriletildi.

Küresel güçlerin desteği ile iktidara getirilen AKP, kendisinden vazgeçildiğini anlayınca direndi.

Sonunda ABD ile namlu namluya geldiler…

 

***

 

Kısaca; yanlış ittifaklarla iktidara gelen AKP, iç dinamikler ve diğer dünya dengeleri gibi faktörleri hesaba katarak doğru yerde konuşlanmak zorunda kaldı.

NATO ile ilişkilerini sembolik düzeyde tutup, ŞİÖ’ne yaklaştı.

Türkiye’nin geleceğinin Asya ülkeleri ile birlikte hareket etmekte olduğunu anladılar…

Türkiye’nin doğru rotaya girmesinden kim rahatsız olabilir ki?

 

***

 

Bu defa, Koalisyon Güçleri’nin hamlesi beklenmedi.

ABD’nin güney sınırımızda 30 bin kişilik “ordu” kurma girişimi beklenmedi.

PYD’ye sevk edilen ve 4000 TIR’a yaklaşan silah depolarının imhası için “Zeytin Dalı Harekâtı” başlatıldı.

TSK, karadan da Afrin’e girdi.

Türkiye Cumhuriyeti, 7 yıldan bu yana misafir ettiği ve milyarlarca dolar harcamak zorunda kaldığı milyonlarca Suriyelinin, kendi memleketlerinde güvenli bir şekilde yaşayabilmeleri için de çözüm arıyor şimdi…

 

***

 

Kısaca; mecburiyet olarak karşımıza gelen bu savaş, Türkiye’nin tercihi değildi.

İktidarda hangi parti olsaydı, teslim olmadıkça bu duruma gelinmesini engelleyemezdi.

Çünkü BOP, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yapılmadı.

Türkiye’ye sadece küçük bir rol verilmişti.

Türkiye bu rolü kabul etmese de Ortadoğu petrol rezervlerinin yağmalanması, başka aktörlerle yine hayata geçirilecekti.

Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı eylemler, yine devam edecekti.

Dolayısıyla bu savaş, Türkiye’nin var olma savaşıdır.

Bu savaşı “Saray Savaşı” gibi göstermek, “Beşinci Kol” faaliyeti kabul edilmelidir.

 

***

 

Zorunlu olmayan savaş cinayettir.

Savunma savaşları, her zaman haklı ve zorunludur.

Bir daha söyleyelim ki, savaş ilan eden Türkiye Cumhuriyeti değildir.

Savaş bize karşı ilan edilmiştir ve zorunlu olarak kabul edilmiştir.

Bu nedenle TSK’nin arkasında durmak yurttaşlık görevimizdir.

Türk Ordusu bizimdir

Savaşan kahramanlar, bizim çocuklarımızdır.

Zaferle dönmeleri, en içten dileğimizdir…

 

***

 

ABD, Ergenekon ve Balyoz davaları ile TSK’yı zayıflattıktan sonra, 15 Temmuz Darbe Girişimi ile bir parçasını koparmayı başardı.

Şimdi, Emniyet ve Ordu içerisinde kalan son adamları temizleniyor.

Ordumuz, içeriden ihanete uğramış ve morali en alt düzeyde iken bu harekâtı başlattı.

Bu nedenle, onların moralini daha da bozacak; adı “barış” konmuş bütün eylemler, “yıkıcı faaliyetler” olarak değerlendirilir.

İç siyasette “prim” toplamak için bu savaşı kullanmak da düşmana dolaylı hizmet sayılır.

 

Cemil Can