KONUK YAZARLAR

ALLAHAISMARLADIK!

 endüljans

 

Kadın cinayetleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü anma etkinlikleri kapsamında gündeme damgasını vurdu. (1)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen Dünya Kadınlar Günü Programı’nda, “Din adamı diye ortaya çıkıp kadınla ilgili dinde yeri olmayan içtihatta bulunuyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanının:

İslam’ın güncellenmesi gerektiğini bilmeyecek kadar acizler” şeklindeki sözleri, gerici-cahil din adamlarını hedef aldı.

Bu da Türkiye’de bir ilkti!..

İslam’ın güncellenmesi”nin, bazı kesimlerce “dinde reform” olarak anlaşılmasından rahatsızlık duyan Reis:

Biz dinde reform aramıyoruz ama önüne gelen böyle çıkıp da kadınlarla ilgili, genç-yaşlı bunlarla ilgili, ileri geri bu tür konuşmaların İslam’a getirdiği lekeyi görmezden gelemeyiz” diyerek “dinde reform” tartışmalarına son noktayı koydu… (2)

Anlaşılan bu konu bir süre daha tartışılmaya devam edilecek.

***

Kurtuluş Savaşı’nın Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk, Mehmetçikle omuz omuza savaşan Türk kadınını, 5 Aralık 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınmasına öncülük ederek, dünya kadınlarının önüne geçirdi. (3)

Cumhuriyet döneminin en önemli çağdaşlaşma hamleleri, ceza hukuku ve medeni hukuk alanındaki düzenlemeler ile gerçekleşti:

Hukuk birliği tesis edildi.

Tüm vatandaşlar; kadın veya erkek, kişisel kanaatlerine bağlı olmaksızın eşit yasal haklara sahip olmaları kabul edildi…

***

Sened-i İttifak‘tan (4) bu yana devam eden anayasallaşma süreci tamamlanarak, çağdaşlaşma süreci Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le ete kemiğe büründü.

Aradan geçen 84 yılda “irtica=gericilik”; (5) gizlendiği yer altındaki tünelinden Türk Devrimi’ni kemirmeyi sürdürdü.

Kadına yönelik şiddet, son 15 yılda yüzde 1400 artış gösterdi!..

Dini “siyasi rant” elde etmek için en kötü kullanan siyasetçilerin başında, hiç kuşku yok ki ,AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan gelir.

Bugün o bile rahatsızdır!..

***

Reform” sözcüğü Ortaçağ Avrupa’sını çağrıştırır, bu nedenle bize itici gelir.

Reform hareketinin önderi Cermen kökenli teolog ve filozof Martin Luther‘dir.

Luther’den önce ortaya çıkan reformcular, Kilise tarafından sapkın olarak ilan edilip yakılmışlardır.

Din ve din adamları ile uğraşmak tarih boyunca hep tehlikeli olmuştur!

Ortaçağ Avrupa’sında Romalı papazlar; “Endüljans” (6) olarak bilinen affedilme sertifakaları satarak, Papalığın kasasına büyük gelirler sağlıyorlardı.

Aynı zamanda papaz olan Luter, kendinden önce reform hareketlerine girişmiş olanların görüşlerini de harmanlayarak hazırladığı 95 maddelik protesto metni ile özellikle endüljans’a karşı çıkmıştır.

İncil’in farklı dillere çevrilmesi ve matbaanın bulunup kutsal kitabın halk tarafından okunur hale gelmesi ile kilisenin sapkın yolda ve yobaz olduğu düşüncesi hızla taraftar bulmaya başlamıştır.

Reform’un etkileri, Avrupa’nın diğer devletlerinde görülmeye başladıktan sonra, kanlı mücadeleler yaşanmıştır.

Bu savaşların en büyüğü, Krallıkla prensler arasında 1618-1648 tarihleri arasında yaşanan Otuz Yıl Savaşları‘dır.

Bu savaşlar sonunda; din adamları ve kilise, eski itibarını kaybetti.

En önemlisi:

Eğitim-öğretim faaliyetleri kiliseden alınarak laik bir eğitim sistemi kuruldu…

***

Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa’nın yaşadığı bu deneyimden geçmeden laikliği benimsemiştir.

Bu nedenle de kan dökmeden kazandığımız laikliğin değerini bilemedik…

Laiklik, 1789 Fransız Devrimi‘nden sonra, devletlerin bütün kurumlarında ve toplumlarda kendini kabul ettirmiş bir kurum olarak yerini aldı.

Osmanlı döneminde laiklik; Ziya Gökalp’in La-dini (dinsel olmayan), Ahmet İzzet Paşa’nın “La-ruhbani” (ruhbani olmayan) ve Ubeydullah Efendi’nin “İş Hükümeti” kavramları ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Atatürk’e göre laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değil, tüm yurttaşların vicdan, ibaret ve din özgürlüğü de demektir.

Türkiye’de çağdaş-laik düşüncenin benimsenmesinde önderlik yapanlar: Ziya Gökalp, Fuat Köprülü gibi düşünürlerdir.

Merkezinde laiklik olan Atatürkçü düşünceyi edebiyat alanına Falih Rıfkı Atay kazandırmıştır.

Türk Hümanizmi” adlı eseri ile Suat Sinanoğlu, Atatürk döneminin efsane Milli Eğitim Bakanı Dünya Klasikleri’nin Türkçeye çevrilmesini sağlayan Hasan Ali Yücel, Köy Enstitüleri alanındaki başarılı çalışmaları ile bilinen İsmail Hakkı Tonguç, Niyazi Berkes, daha da gerilere gidilecek olursa; Yunus Emre gibi tarihi kişilikler, “hümanist” (7) değer yargısının gelişmesinde rehberlik eden saygın düşünürlerdir…

Suat Sinanoğlu, Türk Hümanizmi adlı eserinde; Atatürk’ün devrimlerinin ve reformlarının getirdiği kurum ve kuruluşların hümanist ruhu temsil ettiklerini ve bu ruhu TBMM, Medeni Kanun gibi eserlerle taşıdıklarını savunmuştur…

***

Avrupalıların kan dökerek kazandığı, Türk halkının Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dahinin önderliğinde elde ettiği değerlerin başında “Laiklik” gelir.

İnönü’den sonra, siyasetçiler siyasi iktidarı ele geçirmek için din ve dince kutsal sayılan değerleri on yıllar boyunca insafsızca sömürmüşlerdir.

Bu gün geldiğimiz nokta içler acısıdır:

Çocuklara tecavüz eden sapıkların çokluğu, “ensest” ilişkiler(8) ve kadına şiddetin her geçen gün daha artması Türk halkının 21. yüzyıldaki en büyük utancıdır…

***

Canınızı daha fazla sıkmadan, İsmet Paşa’dan örnek bir davranışla bitirelim.

İnönü’yü yakından tanıyan Ali Rıza Akbıyıkoğlu’na kulak veriyoruz:

İsmet Paşa, 1966 yılında kısmi seçim yapılacak illeri geziyor, konuşmalar yapıyordu. Batı Anadolu’da Denizli, Uşak, Afyon ve Kütahya illerinde kısmi seçim yapılacaktı. Paşa, Denizli’de bir konuşma yaptıktan sonra Uşak’a gelmiş, büyük gösterilerle karşılanmıştır. Mevhibe Hanımefendi de bu geziye katılmıştı.

Paşa, parti binasında bir süre dinlendikten sonra Cumhuriyet Meydanı’nda bir konuşma yapacaktı. İl parti teşkilatından bazı arkadaşlar:

Paşam, dediler. Nurculuk propagandası bizim dışımızdaki bütün partiler tarafından açıkça yapılmaktadır. Biz, CHP’lileri dinsizlikle suçlamaktadırlar. Lütfen siz de yapacağınız konuşmada Allah’tan biraz bahsediverseniz. Biz de bu dinsizlik suçlamasından kurtulmuş oluruz.’

İsmet Paşa hiç ses çıkarmadı. Az sonra meydanda halka hitap etti. Dini siyasete alet eden partilere ve politikacılara özellikle çattı. Konuşmasını ‘Allahaısmarladık’ sözüyle tamamladı.(9)

Allahaısmarladık…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

 

(1) http://www.bbc.com/turkce/live/haberler-turkiye-43329287

 

(2)http://www.hurriyet.com.tr/gundem/islamin-guncellenmesi-erdogan-dinde-reform-haddimize-mi-40766795

 

(3) https://www.barobirlik.org.tr/Detay73587.tbb

 

(4) http://www.anayasa.gen.tr/senediittifak.htm

 

(5) Atatürk’e göre ircita: Her faydalı ve yeni şeye karşı çıkmak irticadır.

 

(6)Endüljans, Orta Çağ Avrupası’nda bir tür günah çıkarma ve ölümden sonra cennete gitmek için

Papa’nın sattığı af belgesi. Kilisenin halktan para alarak cennetten toprak satmasıdır.

 

(7) Bir insani değerler sistemi olarak tanımlananhümanizm, cinsiyet, inanış veya başka bir fark

gözetmeyen ulusçu ve eşitlikçi yapısı ile Laik Cumhuriyet’in temel felsefesi olduğu biçiminde

yorumlandı.

 

(8) https://www.facebook.com/notes/cemil-can/kocalar-birinci-dereceden-olursa/964886343674731/

 

(9) https://odatv.com/din-istismari-yapmayan-dindar-ismet-inonu–1305111200.html