KONUK YAZARLAR

ENDİŞELİYİZ!..

almanlaraa_1

11 bin km uzaktan endişelen; kalkıp gel, Suriye’nin içerisinde ondan fazla askeri üs kur.

İyi mi?

Derdin nedir, nedir seni endişelendiren Coni Efendi?

Suriye’yi parçalayıp, kuzeyde ABD’ye bağımlı uydu bir devlet kurmak istediğini sağır sultanlar bile duydu.

Suç ortakların ve işbirlikçilerin de belli.

Kendi halkına ve bölge halklarına ihanet edenler:

Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan ve AB olarak kayıtlara geçtiler…

***

Türkiye, bu büyük suçun ortağı iken; biraz geç kalarak da olsa aklını başına toplayıp, ihanet koalisyonundan ayrıldı.

Emperyalizmin “terör koridoru” ve “İkinci İsrail” planlarını bozan eylemlere, arka arkaya imzasını attı!

Siyasi iktidar günahlarını affettirebildi mi, o ayrı bir tartışma konusudur…

Suçları her gün ağırlaşarak artan ayrılıkçı Kürtlerin durumu ise “vahim” sözcüğünün çok ötesinde bir yerdedir.

Kürtler, ABD’ye “kara gücü” olmayı kabul ettiler fakat beklendiği gibi savaşamadılar:

Efendilerine Hendek Savaşları’nda iyi sınav veremediler.

Fırat Kalkanı Operasyonu karşısında sokuldukları mevzilerde tutunamadılar.

Oysa ABD her türlü desteği vermişti kendilerine:

Para, askeri eğitim ve ağır silahlar; üstelik Kongre’den onaylanarak geldi önlerine…

***

ABD’nin IŞİD bahanesi birkaç yılda inandırıcılığını yitirdi.

Alman gazetesinde yayınlanan bir karikatür, gerçeği bütün çıplaklığı ile serdi gözler önüne.

Türkiye, terör örgütlerine verilen silahların, sonunda kendisine döneceğini biraz geç anladı.

Toprak bütünlüğünün hedefte olduğunu gördüğü gün, Zeytin Dalı Operasyonunu başlatmak zorunda kaldı.

PKK’nın Suriye’deki uzantıları; emperyalistlerin kara gücü PKK/PYD/YPD/SDG Türk askeri karşısında yine direnemediler.

Türk Ordusu destan üstüne destanlar yazdı…

1919-1922 yılları arasında; Anadolu tarlalarından mala ile kazınan emperyalist askerlerinin cesetleri, bu defa da Afrin kırsalından armut gibi toplandı.

Bir kez daha yenildiler.

Şairin dediği gibi:

Yenenler, yenilenlerin dikişsiz ak gömleğine sildiler kılıçlarının kanını” (NH) (1)

ABD işbirlikçilerinin yenilginin yeni tarifini bu yazının sonunda kendi ağızlarından duyacaksınız.

ABD’nin Suriye’deki paralı askerleri, şehir savaşlarına giremediler, yemedi.

18 Mart günü, yani harekâtın 57. gününde Türk askeri Afrin’e girdi.

Sanki Çanakkale Deniz Zaferi’ne ve 57. Alay’a “nazire” yazdılar!

Kahramanlarımız bugünlerde ne yapar?

Suriye’de çocuklara şeker dağıtıyorlar…

Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler” diye…

***

ABD ise her yenilgiden sonraki gibi: “we are worried” dedi.

Coniler kadar “ endişeli” olan başkaları da vardır tabii.

Ama onlar, aynı cümlelerle endişelerini açıklayamıyorlar…

Şimdilik biz de açıklamayalım kimliklerini.

Aramızda sır kalsın, belki birazcık akıllanırlar, biraz da utanırlar umarım!

Ne de olsa onlar da milyonların adına konuşuyorlar…

***

11 Şubat 2018 günü yapılan HDP Kongresinde; Kürtçe olarak “Yaşasın Afrin direnişi” ve “Yaşasın Önder Öcalan” sloganları eşliğinde kürsüye, Eş Genel Başkan Serpil Kemalbay geldi.

Hiç kusura bakmayın sözlerini Amerika’nın Sesi üzerinden duyuracağım:

Halkların, Arapların, Ezidilerin, Hıristiyanların, Müslümanların kendi kendini yönettikleri bir yere yapılan bu saldırı kabul edilemez. AKP – Erdoğan iktidarı Afrin’e saldırıyor çünkü toplumun rızasını alamadığı için, zora bağımlı hale geldiği için savaştan başka şekilde yönetemediği için Afrin’e saldırıyor. Afrin’e yapılan bu saldırının Türkiye halklarına hiçbir anlamlı gerekçesi yoktur. Bugün bombaların üzerine imza atanlar bu sivil ölümlerinin sorumlularıdır. Uluslararası mahkemede yargılanacaklardır.

Afrin’de büyük bir direniş gerçekleşiyor.

Neden? Çünkü siz halklara karşı savaş açarsanız kaybedersiniz. Çünkü Afrin halkı kendi evini, kendi yaşamını koruyor” (2)

Mensup olduğu örgüt adına, oldukça endişeli olduğu bellidir eş başkanın.

Benim asıl dikkatimi çeken: “Afrin’de büyük bir direniş gerçekleşiyor” demesiydi…

Ne direnişti ama!..

Yenilginin yeni adı:Direniştir!..

***

Fransızların Suriye’ye ilgisi, diğer AB ülkelerinden farklıdır; bu yüzden onlar daha da endişeli sayılır!

TSK’nın Afrin başarısını, PKK/PYD’nin sonunun başlangıcı olarak değerlendiren Le Figaro gazetesi:

Kürdistan rüyası bitti” dedi. (3)

Bu da bir tariftir…

***

Endişeli olan biri daha vardı kuşkusuz.

Kusura bakmayın, onun ismini vermiyoruz, bizim liderimizin makamında oturur!

Feleğin çemberinden geçirildi; diğerleri kadar duygusal değildir.

İşler istediği gibi gelişmezse, her olasılığı hesaba katarak konuşur; bu yüzden çark edebilecek şekilde kurar cümlelerini:

TSK’nın Suriye’ye girmesini hem desteklemiş hem de karşı gelmiştir.

Sonuç nasıl olursa olsun, “Biz demedik mi?” diyecek ve zeytinyağı gibi üste çıkacaktır.

Taktik böyledir…

***

Bu bizim savaşımız değil, saray savaşı; Ortadoğu’da askerimizin ne işi var; analar ağlamasın, şehit cenazesi istemiyoruz; savaşa hayır, barış hemen şimdi, kodamanların çocukları çürük raporu alıp yırtıyor, yoksul köy çocukları savaşıp duruyor… İyi de sizin ta aşağılarda ne işiniz var? Rakka’ya gidecekmişiz. Bu şehitlerin hesabını kim verecek? Ortadoğu bataklığının içinde şu anda Türkiye. Türkiye’nin bu bataklıktan çıkmasının süresi en erken 9-10 yıldır.

Beyefendinin endişesi geçti mi doğrusu bilmiyorum!

Taraftarları, kıvırma konusunda kendi kadar mahir değil, ondan eminim.

Türk Ordusu, Fırat’ın Doğusuna doğru ilerlemeye devam edecek diye endişesi devam mı ediyor mu, bu sorunun yanıtını açıklamadı henüz.

***

Beyefendinin biri; Nevruz Bayramı akşamı CNN’den Şirin Payzın’i konuk etti partisinin genel merkezinde.

Yüzünden Payzin’in de oldukça endişeli olduğu okunuyordu; soruları arasında “endişe” konusu da yer aldı tabii ki.

Beyefendinin yanıtı beklendiği gibiydi:

Biz yurt dışın asker gönderilmesine “evet” demiştik, Afrin’e operasyon yapılmasına da destek verdik, Hendek Savaşlarında şehit sayısı 300’ü geçmişti, 200 civarında da sivil vardı; dur şu kağıda bir bakayım hele. Evet evet ölenlerin sayısı 500’ü geçti. O bakımdan biz asıl Afrin merkezine girilmesi ile şehit sayısının artmasından endişelendik, buna karşıyız dedi…

Yüzü kızarmadı.

Operasyonu destekledik diyerek, durumu olabildiğince kurtarmaya çalıştı, bence başarılıydı.

Doğal olarak önceki sözlerini iyi niyetle söylenmiş kabul etmek zorundayız; zira niyet okumak işi, bize göre değil.

Atarız Ekmeleddin’e bir rey daha ödeşiriz!

***

Grup toplantısında Türkiye’yi “katliamcı” gösteren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın endişesi ise geçecek gibi değildir.

Hanımefendi, operasyonların durdurulması için Birleşmiş Milletleri mücadeleye çağırmış.

Eğer sivil halk bu ağır saldırı karşısında Afrin’i terk etmeseydi, büyük bir katliamla karşı karşıya kalacaktı” dedi…

Buldan’a göre Afrin’i terk eden sivil halktı!

Bu da bir tarif sayılır…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1)https://simgesiir.wordpress.com/2010/01/24/seyh-bedreddin-destani-nazim-hikmet/

(2)https://www.amerikaninsesi.com/a/hdpde-afrin-cagrisiyla-buldan-ve-temmeli-donemi-basladi/4248817.html

(3)http://www.lefigaro.fr/international/2018/03/20/01003-20180320ARTFIG00316-afrine-une-defaite-qui-marque-le-debut-de-la-fin-du-reve-du-kurdistan-syrien.php