KONUK YAZARLAR

BİLDİRGE’YE SERPİŞTİRİLEN HAİNLİKLER!..

 yavuz-alatan-sozcu-2-3

CHP’nin 240 sayfalık Seçim Bildirgesi’ni (1) okudum.

İlk bakışta gözüme çarpan ve CHP’ye asla yakışmayan cümlelerin altını çizdim. Bu cümlelerin çağrıştırdıklarını da parantez içerisinde altlarına yazdım…

Başlıyoruz:

Sayfa:19

15 Temmuz darbesinin kaos ortamını kullanan siyasi iktidar, 20 Temmuz darbesi ile birlikte temel hak ve özgürlükleri askıya almış, bir tek adam rejimi kurmuştur…”

(15 Temmuz’un “tiyatro” değil, bir darbe olduğu nihayet kabul edilmiştir.)

Sayfa: 26

“AKP’nin Kürt Sorunu’nu çözme vaatlerinin akıbeti de benzer olmuştur… AKP hükümetlerinin çıkarcı ve samimiyetsiz açılımları, seçim dönemlerinde verilip de tutmadıkları vaatlerin ötesine geçmemiştir…”

(Doğu ve Güneydoğu’daki geri kalmışlık/bırakılmışlık sorununu, PKK’nın dünyaya “Kürt Sorunu” olarak kabul ettirmek için kullanıldığı terminoloji benimsenmiştir.)

Sayfa: 38

“Seçim kanunlarını ve Siyasi Partiler Kanununu, siyasal çoğulculuğu ve katılımcılığı artıracak ve parti içi demokrasiyi güçlendirecek şekilde yeniden düzenleyeceğiz…”

(Geçen seçimlerde; önseçimle tespit edilen adayların hiçbirine bu seçimde yer verilmemesi, Muharrem İnce’nin genel başkanlığını destekleyen ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına karşı çıkan milletvekillerinin tamamına yakının tasfiye edilmesi, Y-CHP yönetiminin parti içi demokrasiden ne anladığını ve samimiyetini ortaya koymuştur.)

Sayfa:110

“Kürt Sorunu’nun bir güvenlik sorununa indirgenmesi ve olağanüstü dönemlerde yapılan yanlış uygulamalar, yurttaşlarımızın önemli bir bölümünü mağdur etmiş ve aidiyet duygularını zayıflatmıştır…”

(PKK Terör örgütünün halka yaptığı baskı sonucu; can ve mal güvenliğini tehdit etmesi, bir “güvenlik sorunu” olarak kabul edilmemekte, tıpkı PKK gibi; sosyal, ekonomik, siyasal vb. nedenlere bağlanmaktadır. Ağız PKK ağzıdır…)

“Cumhuriyet tarihimizin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt Sorunu, temelinde bir demokrasi eksikliği meselesidir.”

(PKK terörünün, “Bağımsız Kürdistan” kurmak için değil, demokratik hak ve özgürlüklerin eksikliğinden kaynaklandığı benimsetilmek istenmektedir.)

Sayfa:111

TBMM içinden ve dışından geniş temsil platformu oluşturarak kurulacak bir Ortak Akıl Heyeti ile sorun tüm boyutları ile ele alınacak, toplumsal barışın düşünsel ve psikolojik alt yapısını oluşturacaktır…”

(AKP’nin “Çözüm Süreci” içinde denediği ve başarılı olamadığı “Akil Adamlar”ın bir benzeri ile bu defa da halkı aldatma görevini Y-CHP üzerine almaya hazır olduğunu ilan ediyor. Aynı zamanda bu işe TBMM’ni de katarak, terör örgütünü TBMM ile muhatap yaparak meşrulaştırmak istediğini de ortaya koyuyor.)

Sayfa:113

“Kürt Sorunu’nu eşit yurttaşlık ilkesi ve diyalog temelinde, salt güvenlikçi anlayışa teslim olmaksızın, cesaret ve kararlılıkla çözeceğiz…

Kamu hizmetlerinin eşit yurttaşlık temelinde tüm yurttaşlarımıza eksiksiz olarak götürülmesi için ana dili Türkçe olmayan yurttaşlarımızı da gözetecek bir anlayışı harekete geçireceğiz…

Okullarda, Kürtçe dersleriyle ilgili alt yapı sorunları çözülecek ve seçimlik dersleri çeşitlendireceğiz…”

(“Eşit yurttaşlık, Türk vatandaşlığından vazgeçilmesi ve halkın etnik topluluklara bölünmesi isteğidir. Eşit vatandaşlık bireyler arasında eşitlik, yurttaşların eşitliği demek değildir. Bu taleple istenen, etnik toplulukların anayasada kimlik olarak tanınması, etnik anadillerin, ulusal ve bölgesel resmi dil haline gelmesi, tüm devlet ve toplum hizmetlerinde çok-resmi dil olması, seçimlerde parlamento ve belediye meclislerinin etnik topluluk kotaları temelinde oluşturulmasıdır. Bu günümüzde Bosna-Hersek’te Dayton Anlaşması ile kurulmuş olan ‘Milliyetler Sistemi’ne geçilsin demektir. Elbette olmazsa olmaz şartı, Anayasa’dan Türk vatandaşlığının silinmesidir. HDP bu amaca odaklı çalışır.” Prof.Dr. Birgül Ayman Güler. (2) PKK/HDP, CHP’nin içerisine Y-CHP olarak gizlenmiştir.)

Sayfa:114

Yerel yönetimlerin özerkliklerini AB standartlarına kavuşturacağız…

TBMM tarafından 08.05.1991 tarihinde kabul edilen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı uygulayacağız…

Anadilin öğrenimi hakkından tüm yurttaşlarımızın yararlanabilmesi için gerekli yasal ve kurumsal altyapıyı kuracağız…

Yer ve yörelerin özgün isimlerini iade edeceğiz…

(Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu Türkiye’den kopartıp “Barzanistan” ile birleştirme hedefine yönelik çalışmaların başında; yerel yönetimlerin özerkliği geliyor. Anadilde öğrenim ile Kürt Milliyetçiliği işlenerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne aidiyet bağı zayıflatılmak istenmektedir. PKK’nın temel amaçlarından biri olan ulus devleti parçalama projesi benimsenmiş olmaktadır. Yer ve yörelerin özgün isimlerinin iade edilmesi ile Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirilmek istendiği açıktır. Y-CHP bu vaadi ile aslında Dersim İsyanı’na karışanlara “itibarlarının” iadesini istemektedir. Gençleri “Hepimiz Seyit Rıza’yız” şeklinde bağırtma politikasının bir devamıdır.)

Sayfa:115

Dersim olayları ile ilgili tüm devlet arşivlerini bir araya toplayarak araştırmacılara açılmasını sağlayacağız…”

(Dersim İsyanı ile ilgili gizli saklı bir şey kalmamıştır. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Atatürk ve İnönü’yü suçlamak için arşivlerde ne varsa hepsini toplayıp kamuoyu ile paylaşmıştır. Y-CHP yönetimi, sanki hala açıklanmamış bir şeyler varmış gibi bir algı oluşturma ve isyancı başı hain Seyit Rıza ile arkadaşlarını aklamaya çalışmakla kalmıyor, bu arada Atatürk ve İnönü’ye de katil demeye hazırlanmaktadır…)

Sayfa:119

“Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle ve içinde yer aldığı ya da yer almak için müzakereler sürdürdüğü NATO, AGİT, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği gibi örgüt ve kuruluşlarla ilişkileri de yeniden normalleşecektir…”

(Bu açıklama ile Türkiye’nin CHP üzerinden Batı’nın hizmetine verilmeye hazır olduğu ilan edilmektedir…)

Sayfa:121

ABD ile ilişkilerimizi karşılıklılık ve güven çerçevesinde yürüteceğiz…

ABD ile stratejik ve askeri ilişkilerle sınırlı olmayan, başta ekonomik, bilimsel ve kültürel etkileşime açık yeni ortaklıklar tesis edeceğiz…”

(Y-CHP yönetimi, Türkiye’yi bölmek için en sinsi planlarını uygulamaya koyan ABD’ye, ülkemizini adeta eyalet yapmak için fırsat beklediğini ilan etmektedir…)

Sayfa:123

“KKTC’nin iç işlerine müdahale edilmesine izin vermeyeceğiz…

KKTC’nin anayasal kurumlarıyla karşılıklı saygı ve eşitlik çerçevesinde iletişim kuracağız…”

(Bu ifadelerle, olası Y-CHP iktidarında garantörlükten doğan haklarımızdan vazgeçmeye hazır olduğumuz anlatılmak istenmektedir…)

Sayfa:130

“Yurt dışında verilen askerlik yapamaz raporunun Türkiye tarafından kabul edilmesini sağlayacağız…”

(Bunun anlamı parası olanların Afrika’daki muz cumhuriyetlerinden “askerlik yapamaz raporu” alarak, askerlik hizmetinden yırtmalarının kabul edileceği, böylece kutsal vatan görevi kabul edilen askerliği gözden düşürecekleri açıktır…)

Sayfa:137

“Kamu yerel birimlerinin idari ve mali özerkliklerini sağlayacağız…”

(Başkanları HDP’li olan ve görevden alınan belediye başkanlarının, PKK’ye nasıl yardım ve yataklık yaptıklarını “Hendek Savaşları” sırasında yaşayarak gördük. Y-CHP, belediyelerin yanında diğer kamu yerel birimlerine de idari ve mali özerklik vererek, terör örgütünün finansmanını da Türk halkına yaptırmak istemektedir…)

Sayfa:138

Bazı bakanlıkların taşra kuruluşlarını görev alanlarına göre belediyelere veya il özel idarelerine devredeceğiz…”

Merkezi yönetimin yerel meclislerin kararlarına müdahalesini önleyecek yasal düzenlemeler yapacağız…”

(İdari ve mali özerklik verilmesi yeterli görülmeyen Doğu ve Güneydoğu’daki bazı kuruluşlar, doğrudan belediyelere devredilerek; dolaylı yoldan PKK’nın hizmetine verilmek; yerel meclislerin PKK gibi terör örgütlerine yardım yapması yasa çıkartılmak suretiyle denetim dışında tutulmak istenmektedir…)

Sayfa:142

“Türkiye’nin idari yapısını yerel yönetimleri daha güçlü ve özerk hale getirecek şekilde yeniden yapılandıracağız…

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceleri kaldıracağız…”

(Toprak bütünlüğümüzü doğrudan tehdit eden bu çekinceleri kaldırıldığında; BOP’un rahat uygulanması sağlanmak ve “federasyon” kurulmasının hukuki yapısı oluşturulmak istenmektedir…)

Bu bildirge ile Y-CHP’nin ne yapmak istediğini ben anladım:

7 Haziran Seçimlerinden önce AKP’nin yapmak istediği “Kürt Açılımı” utanmazca sahipleniliyor.

Açılım” politikaları yüzünden iktidarı kaybeden AKP, terörle mücadeleyi esas alarak 1 Kasım seçimlerinde yeniden tek başına iktidar olabildiği göz önünde tutulursa; iktidara gelmenin birinci koşulunun, ulus devleti ve toprak bütünlüğünü savunmak olduğu, terörle müzakere değil, mücadele etmek gerektiği bu seçimlerde kanıtlanmıştır.

AKP’nin terk ettiği politikaları aynen sürdüreceğini taahhüt eden Y-CHP’nin iktidara talip olmadığını bu tutumu göstermektedir.

Bildirge, aynı zamanda Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığını kazanmasının önüne en büyük engeli teşkil etmektedir.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, FOX TV’de katıldığı bir programda; çatı adayının Abdullah Gül olduğunu, bu konuda CHP ile mutabakata vardıklarını, fakat Meral Akşener’in ısrarı üzerine Gül’den vazgeçmek zorunda kaldıklarını açıklamıştı…

Anlaşılan Kılıçdaroğlu, rakibi olan İnce’yi Batı adına kolaylıkla kontrol edemeyeceğini düşündüğünden, onun yerine zaten Batı yanlısı olduğunu ilan eden Akşener’in Cumhurbaşkanı seçilmesini tercih etmektedir.

Batının isteği de bu yönde olsa gerekir.

Şunun surasında ne kaldı; yaşayarak göreceğiz…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) http://secim2018.chp.org.tr/files/CHP-SecimBildirgesi-2018-icerik.pdf

(2) http://baguler.blogspot.com.tr/search?q=e%C5%9Fit+yurtta%C5%9Fl%C4%B1k