KONUK YAZARLAR

DERSİMLİ KEMAL’İN İNTİKAMI!..

 16 Nisan’da parlamenter sisteme veda ederken, egemenliğin halktan alınıp tek kişiye verilmesine razı geldik.

24 Haziran seçimlerinde o tek kişiyi de belirledik.

Egemenlik el değiştirdiğinde rejim de değişmiş oluyor.

Yeni rejimin adını “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” koymak bir şeyi değiştirmez.

Cumhur işin içerisinde yoktur!..

***

Yasama, Yürütme ve Yargının ayrı ayrı kullanıldığı ve birbirlerinin alanlarına müdahale edemeyerek kullandıkları egemenlik yetkilerini, Reis’e devretmekle ne büyük hata yaptığımızı yavaş yavaş anlamaya başlıyoruz!

Anayasamıza göre, ilk dört madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

İlk dört maddeye dokunmadan, diğer maddeleri değiştirerek, bu kuralı dolanmak kimin aklına geldi bilmiyorum!

Onu zekasından ötürü tebrik etmeyeceğim.

Kanuna karşı hile” anlamına gelen bu eylemi, geri döndürebilmek olanaksız hale geldi gibi!

Zira olup biten tüm bu kanunsuzluklara, ana muhalefet onay verdi!..

***

Bugün “16 Nisan da 24 Haziran da gayrimeşrudur” (1) açıklamasını yapan Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değiştirilmeden önce; değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilk dört maddenin değiştirilmesini teklif etmişti… (2)

Günaydın demiyorum!

Sırası geldi, ilk dört maddeye göz atalım:

Birinci madde; Türkiye Devleti’nin bir Cumhuriyet olduğunu belirtiyor, ikinci madde ise; Türkiye Cumhuriyeti’ni, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tarif ediyor.

Başlangıçta belirtilen temel ilkeler mi nelerdir?

Anayasanın Başlangıç kısmında:

Egemenliğin kayıtsız, şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunun Millet adına kullanmaya yetkili kılınan kişi ve kuruluşların “hürriyetçi demokrasi” ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;

Kuvvetler ayırımının” devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, medeni iş bölümü olduğu;

Laiklik ilkesi” gereği olarak; kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı açıkça belirtilmiştir…(3)

Bugün koltuğuna yapışan ve halkın iktidarının önünü kesen Dersimli Kemal’in, değiştirilmesini istediği anayasa kuralları (temel ilkeler) bunlardı…

***

16 Nisan 2017 Referandumu ile aslında değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek (başta Kuvvetler Ayrılığı İlkesi olmak üzere) kurallar değiştirilmiştir.

Yemin ederim, Türk halkı neyi değiştirildiğinin ayırdında bile değildi.

Halkın kafasında; neyi oylayacağız sorusunun yanıtı: Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu şeklinde somutlaşmıştı.

Doğal olarak da seçmen kendine yakın gördüğü Erdoğan’a oy verdi.

Seyit Rıza, Şeyh Sait ve PKK hainleri ile kol kola yürüyen Dersimli Kemal’i seçecek değillerdi herhalde!

Bunu Kılıçdaroğlu ve ekibi bal gibi biliyordu…

Anayasanın değiştirilemez maddelerinin değişeceğini, buna bağlı olarak “Tek Adam Rejimi”ne geçileceğini öngörmüşlerdi.

Anayasal açıdan yok hükmünde olan bu referandum ile kabul edilen ve “kuvvetler birliği”ni getiren değişiklikleri “geçerli” ve meşru hale ana muhalefet getirmiştir!

Şimdi açmaya çalıştıkları meşruiyet tartışması ise; tamamen göstermeliktir, belediyelerdeki adamlarını ve yapıştıkları koltuklarını garantiye almak içindir…

***

Dolayısıyla rejimin değişmesinin birinci derecedeki sorumlusu ana muhalefet partisi Y-CHP’dir.

Ana muhalefet partisinin katılmayacağı ve en başından gayrimeşru ilan edeceği referandumun sonucu nasıl olursa olsun, bunu Türk halkına ve dünya kamuoyuna kimse kabul ettiremezdi…

Geçersiz oyların geçerli sayılarak sonuçların açıklandığı referandumun yenilenmesi için YSK önünde etkili bir eylem yapma olanağı, Ankara’dan İstanbul’a sözde “Adalet Yürüyüşü” yapılarak bilinçli olarak heba edilmiştir…

Daha sonra anlaşıldı ki, Dersimli Kemal’in derdi: Anayasa değişikliklerinin gayrimeşru olması değil, Amerika’nın kara gücü PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin, meşru bir parti olarak kabul ettirilmesiydi.

Nitekim CHP tabanından bir oy Y-CHP’ye istenirken bir oy da HDP’ye istenmiştir!..

Kim ne derse desin Dersimli başarılıdır!

Ne yazık ki, bu yürüyüşe destek verenler bunca olup bitene rağmen ne biçim kullanıldıklarının hala ayırdında bile değillerdir…

***

Kılıçdaroğlu, Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilebileceği fikrini, tabandan gelen tepkiler üzerine sözlerini düzeltme yoluna gitti, kabul etmek gerekir tutumunu biraz değiştirdi.

AKP’nin “Darbe Anayasası” söylemini tekrarladı durdu; kurucu meclis olmayan mevcut Meclisin, sil baştan anayasa yapabileceğini savunarak, kamuoyunu anayasa değişikliği konusunda hazırladı.

Onu CHP’nin başına getirenler, bu ağır görevi de ona vermişlerdi!

Dersimli Kemal, 2010 Anayasa değişikliklerinde de tutarlı davranmadı; anayasanın iskeletinin bozulmasına bilerek sessiz kaldı. (4)

O zamanki değişikliklere dolaylı destek vererek, Yargı erkinin tarafsız ve bağımsız olma niteliğinin bozulmasına onay verdi.

Yetmez ama evet”çi olan Amerikan solcularının da desteği ile Yargı hükümetin denetimine verildi…

Halbuki bu değişikliklerin de Anayasanın Başlangıç kısmında belirtilen ilkelere aykırı olmakla yok hükmünde kabul edilmeleri gerekirdi…

Ana muhalefet, işin bu yönü ile hiç ilgilenmedi, ülkenin yetkin hukukçularını dinlemedi!.. (5)

***

Ana muhalefet partisi, 2013 yılında Anayasa Yazılım Komisyonu’nda yargı organları üyelerinin tümünün, belli kurumların önerisi veya doğrudan TBMM tarafından seçilmesi hususunda iktidar ile anlaşarak yargı bağımsızlığına indirilecek ağır darbenin yolunu açmıştı.

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum ile kasaba avukatı Atilla Kart arasında geçen sert tartışmalar (6) bardağı taşıran son damlaydı.

Sonunda hiç beklenmedik şekilde AKP masayı dağıttı, Y-CHP ise öylece masada kaldı. (7)

Özetle; Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan 2. maddesi Kılıçdaroğlu’nun katkısı ile mutfağa gönderildi; değiştirilmeye hazırlandı.

Bundan sonra gelen değişikliklerle; Anayasaya aykırı olan diğer değişiklikler üzerindeki yargı denetimi de ortadan kalkmış oldu…

Nitekim öyle de oldu: Cumhuriyet karşıtlarının “Başkanlık Sistemi”ne geçmek için önlerinde hiçbir engel kalmadı.

Cumhuriyeti kuran CHP eliyle Cumhuriyet yıkıldı!..

Dersimli’nin isteği buydu, intikamını aldı!..

***

Kemal Kılıçdaroğlu, Türk halkına bu büyük ihaneti neden yaptı?

Bu sorunun yanıtını baştan veriyorum:

Dersimli Kemal, Dersim İsyanı’na katılan ve idam edilen büyük dedesinin (8) intikamını Türkiye Cumhuriyeti’nden almak için fırsat kolluyordu!

Nasıl mı, açıklayalım:

Kılıçdaroğlu, Kureyşan aşiretindendir. (9)

Dersim Ayaklanması’nı Abasan Aşireti Reisi Seyit Rıza önderliğinde Kureyşan Kürt aşireti başlattı. (10)

13 Eylül 1937’de Seyit Rıza haini teslim oldu; altı isyancı ile birlikte asılarak idam edildi.

1938’de Kureyşan Aşireti intikam için İkinci Kürt İsyanı’nı başlattı.

Eylül 1938’de de bu isyan bastırıldı.

İdam edilenlerden biri de:

Dersimli Kemal olmakla övünen Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyük dedesi makamındaki Kureyşanlı Ulukeye oğlu Hasan ve Mirza Ali oğlu Ali’dir…

Kılıçdaroğlu bu nedenle “Dersimin mağduru benim” diyor!..

***

Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki analizlerime bilimsel kanıtlarla karşı koyamayanlar, biraz da AKP’yi eleştirseniz olmaz mı gibi yersiz sitemlerde bulunuyorlar.

Sırası gelmişken onu da açıklayalım:

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bize hiçbir zaman çağdaş bir cumhuriyet vaat etmedi!

O her zaman; “Demokrasi amaç değil, araçtır” dedi.. (11)

Onun özlemini duyduğu rejim, MSP içerisinde iken savunmaya başladığı, adını “Adil Düzen” koydukları Şeriatçı bir devlettir!..

Reis, isterse Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Şeriat hükümlerini esas alan yeni bir hukuk sistemine geçebilir.

Önünde hiçbir engel yoktur!

Muhalefetin tek derdi, kendi koltuklarıdır!

Reis’e amacına ulaşması için yardım edenler: Yolundaki taşları temizleyen, Cumhuriyetçi güçleri oyalayan, Atatürk İlkelerine inananların başka arayışlara girmelerini önleyen, Türk halkını Atatürk ile aldatan; Kemal Kılıçdaroğlu ile Soroscu arkadaşlarıdır…

O bakımdan bugünlere gelmemizin hesabını öncelikle Dersimli Kemal ile yakın arkadaşlarının vermesi gerekiyor…

***

İlginçtir:

Dersimli Kemal, kendilerini Atatürkçü ve devrimci olarak tanımlayan pek çok kişiye, CHP ile düşünsel anlamda ilgisi olmayan, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığı kuşkulu, siyasette dolgu malzemesi olmaktan öteye geçemeyen, güncel sorunlar hakkında fikir üretemeyen kişileri “tıpış tıpış” kabul ettirebilmiştir…

Bu tür kişilere çarpıcı örnekleri olarak:

TBMM Başkanlığına aday gösterdiği Erdoğan Toprak, vazgeçmediği Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve kadın kotasından Parti Meclisine seçtirdiği Atatürk’e kefere diyen Mehmet Bekaroğlu’nu gösterebiliriz…

***

Dün “tiyatro” dediği sivil halkın direnişine, bugün “destan” diyen, dün “kontrollü darbe” dediği 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne bugün “Hain Darbe Girişimi” diyen bu adam, aklımızla alay etmeye devam ediyor.

Böyle bir muameleyi hak etmek için ne yaptık?

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/kilicdaroglu-tbmm-grubunda-konusuyor-2525261/

(2) http://www.internethaber.com/kemal-kilicdaroglu-anayasanin-ilk-3-maddesini-degistirelim-video-galerisi-1481804.htm

( 3) http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2709.pdf

( 4) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-39462061

(5) http://anayasadegisikligi.barobirlik.org.tr/Anayasa_Degisikligi.aspx

( 6)http://t24.com.tr/haber/anayasa-komisyonunda-chpli-batum-ve-kart-kapisti,237393

( 7) https://tr.sputniknews.com/turkiye/201602161020920088-tbmm-anaya-komisyon-dagildi/

( 8) https://odatv.com/iste-kilicdaroglunun-asireti-2511111200.html

( 9) https://www.facebook.com/Mameki.Dersim/posts/771937433013501

(10) http://blog.milliyet.com.tr/dersim-isyani-nedir–1937-ve-1938-de-neler-oldu-ayrintilariyla-/Blog/?BlogNo=214307

(11) https://www.youtube.com/watch?v=qY52kEMQyBA