KONUK YAZARLAR

“FELSEFİ DERİNLİK” NEDİR Kİ?..

 cumhuriyet_fetö

Vakıf senedinde hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde açık açık yazılmış:

“Cumhuriyet gazetesi, ATATÜRK devrim ve ilkelerinin açtığı aydınlanma yolunda aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir… Cumhuriyet gazetesi, “İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Bildirgesi”ni demokrasinin evrensel anayasası olarak benimser. Cumhuriyet gazetesi gerçek Cumnuriyet yönetimi esaslarına ancak Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar... Milli mücadele sonunda kazanılan milli sınırlarımız tartışılamaz. Cumhuriyet gazetesi Milli Mücadele ile kazanılan bu milli sınırların yılmaz savunucusudur… Onurlu kimliği, ilkeleri ve amaçları uzun bir süre içinde belirlenip toplumda kök salan Cumhuriyet gazetesini ATATÜRK ilkelerinden ödün vermeden yaşatmak Cumhuriyet Türkiyesi’ne, Türk toplumuna ve Cumhuriyet okurlarına çok önemli bir ödev niteliğine dünüşmüştür.”

Bu görüşleri benimsemeyen yazar-çizer takımının Cumhuriyet gazetesinde kendi görüşlerini yazmak amacı ile görev alması, en hafif tabiri ile ahlaksızlıktır, hiçbir şekilde kabul edilemez.

Cumhuriyet’in çizgisi dışındaki fikirleri savunanlar, bu fikirleri benimseyen veya yakın gazetelerde yazmalıdırlar, normal olan davranış budur.

Taban tabana zıt görüşleri savunanların aynı çatı altında çalışma mecburiyetleri bulunmadığına göre, herkes kendi çöplüğünde ötecek.

Cumhuriyet’i değiştirmek, başkalaştırmak amacıyla Cumhuriyet’e sızanlar, etki ajanlarıdır.

Hangi merkezlerin adına çalıştıklarını yazılarından anlamak kolaydır.

Cumhuriyet karşıtı fikirlerini ısrarla yazdıkları için önemli ölçüde Cumhuriyet okurlarını kaybettiler, gazeteyi çıkarmakta zorlandıkları için Berin Nadi’nin bağışladığı Harbiye’deki kat ile Ankara’daki 4-5 katlı binayı bile gözlerini kırpmadan sattılar.

“İkinci Cumhuriyetçi” fikirlerini yayabilmek için Atatürk ilkelerini ve kuruluş felsefesini tavizsiz olarak savunmayı amaç edinen gazeteyi ekonomik olarak çökertmekten çekinmediler.

Hal böyle olunca Cumhuriyet gazetesinden birer ikişer ayrılanlar için gözyaşı dökmek, arkalarından güzelleme yazmak, iyi yazar-çizerdi gibi övgüler düzmek de etik değildir.

Fetullah Güleh hainini Cumhuriyet logosu üzerine iki gün arka arkaya yerleştirerek; (1) bize fikri düzeyde Cehennem’i yaşattıran ve bu rezaleti üç yıla yakın bir süre devam ettiren bu zevatın Cehennem’e kadar yolu var!..

***

Şimdi sıra CHP’yi geri almaya gelmiştir.

Atatürk’ün kurduğu CHP’yi, Y-CHP’ye dönüştüren başta Kılıçdaroğlu olmak üzere ekibi de CHP’nin ilkelerini (6 Ok’u) benimsememektedir.

Bunu verdikleri beyanatlar, yaptıkları açıklamalarla; kısaca eylem ve söylemleri ile defalarca kanıtladılar. (2)

CHP’nin başındaki işgalci ekip, bal kovanını basan yaban arılarından farksızdır.

9 yılda 9 defa seçim kaybeden ve gitmemekte ısrar eden dersimli Kemal’in, çok özel bir görevi ifa etmek amacıyla CHP’nin başına getirildiği açıktır.

“Felsefe” (3) sözcüğü üzerinde demagoji yaparak kendini “bilge adam” olarak yuttarabileceğini sanıyor.

“Bana bir felsefi derinlik gösterebilirseniz ben bırakın kurultay yapmayı vallahi yarın sabah giderim” cümlesinden (4) bir şey anlayanınız oldu mu?

Kılıçdaroğlu”felsefi derinliğe” sahip biri olarak bir tek kendini görüyor.

Hangi felsefeyi savunuyor, derinliği nedir sorularının geleceğini ve yanıt veremeyeceğini tahmin ettiği için bu sözlerini partideki “ideolojik sapma” ile düzeltmeye çalıştı.

Halbuki, partiyi çizgisinden saptıran da kendisidir; zira baştan beri ieolojisizliği savunmaktadır. (5)

Kaset operasyonu ile CHP’nin başına getirelen Dersimli Kemal’in, görevi bitmediği için kurultaylara direnmektedir.

Rejimin değiştirilmesindeki en büyük meşruiyet kaynağı, Dersimli Kemal’in Y-CHP’si olmuştur.

Bu nedenlerle Cumhuriyet gazetesi gibi CHP’yi geri almadan demokrasi mücadelesini başarıya ulaştırmak olanaksızdır.

Yerel seçimlerde gösterilecek olası kısmi başarı, iktidarın değişmesine olanak sağlamaz.

Köprülerin altından çok sular akmıştır:

Polimer adlı bir araştırma şirketinin CHP Parti Meclisi’ne sunduğu rapora göre; 24 Haziran Seçimleri’nde 100 bin mükerrer oy, 2,5 milyon da sahte oy kullanılmıştır.

Kılıçdaroğlu, bu raporu kamuoyu ile neden paylaşmamıştır acaba?

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının meşruiyetinin tartışılmasından mı korkmaktadır?

Raporun bir örneği parti meclisi üyelerine bile vermemiştir!

Neden?

Cevabı ben vereyim:

Çünkü Y-CHP’nin rejimin değiştirilmesine, Cumhuriyetin köküne kibrit suyu konulmasına, Atatürk Devrimlerinin unutturulmasına bir itirazı yoktur.

AKP karşıdevriminin yolundaki taşları Y-CHP temizledi!

O bakımdan ne pahasına olursa olsun önce CHP geri alınmalıdır…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://odatv.com/fethullah-gulen-chp-hdp-ve-cumhuriyeti-bulusturdu-3001161200.html

(2)

a-) http://chp-muhalefethareketi.biz.tr/wp-content/uploads/2018/01/Dersimli-Tutuksuz-Yarg%C4%B1lanacak.pdf

b-) http://chp-muhalefethareketi.biz.tr/wp-content/uploads/2018/02/Dersimli_Tutuksuz_Yarg%C4%B1lanacak-II.pdf

(3) http://www.felsefe.gen.tr/felsefeye_giris/felsefe_nedir_felsefenin_anlami_nedir.asp

(4) https://odatv.com/birakin-kurultay-yapmayi-vallahi-yarin-sabah-giderim-12091855.html

(5) http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/rota-yazilari/dogu-perincek-neo-chp-nin-nesep-tashihi-23036