KONUK YAZARLAR

ŞEYTAN’IN GÖRME DEDİĞİ!..

trabzon-giresun-ordu

Ülkemizin hava savunma ihtiyacını karşılamak için Rusya’dan satın aldığımız S-400’ler nedeniyle, ABD mektupla açıkça Türkiye’yi tehdit etti.(1)

Mektup, 6 Haziran tarihlidir. Talimatları yerine getirmemiz için 31 Temmuz’a kadar da süre verilmiştir.

Mektup, eski ABD Başkanlarından Johnson’unki (2) gibi küstahça kaleme alınmıştır. ABD düşmanca tavrını gizlemiyor artık…

YSK’nın hukuka aykırı bir kararı ile mazbatası elinden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, ABD’nin yarı resmi gazetesi The Washington Post’taki “makalesi” de 6 Haziran tarihlidir. (3İstanbul Belediye Seçimleri The Washington Post gazetesinin okurunu ne kadar ilgilendirir ki?!

İmamoğlu’nun “İstanbul belediye yarışını nasıl kazandım (ve nasıl yeniden kazanacağım)” başlıklı yazısına, teknik anlamda makale (4) denebilir mi?

ABD-Türkiye ilişkilerinin son derece gergin olduğu bir dönemde; bu “makalenin” dünya çapında ciddiye alınan bir ABD gazetesinde yayınlanmış olmasının, İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimini kazanmasına ne gibi bir katkısı olabilir?

İstanbul seçmeni ne zamandan beri Amerikan gazetesi okumaya başladı?

Trabzon, Giresun ve Ordu’daki bayramlaşmalardan siyaset rüzgârını çok net olarak arkasına aldığı belli olan Ekrem İmamoğlu’nu, böylesine kritik bir dönemde; Türkiye düşmanı olduğu eylem ve söylemleri ile sabit olan ABD’nin, bu ünlü gazetesinde yazmaya ikna edenler kimlerdir acaba ve amaçları nedir?

Y-CHP’nin, S-400’ler konusunda tavrını Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz açık seçik ortaya koymuştur. (5) Hiç şüphe yok ki, CHP’deki işgal mangası NATO’cudur ve Rusya’dan hava savunma sistemlerinin satın alınmasına karşıdır.

Aydınlık Grubu adına İlker Yücel’in, “İmamoğlu’nun bu yazıyla ülkesini Batı’ya şikâyet ederek ‘Eşbaşkanlık’ başvurusu yaptı”; Türkiye’de “bazı grupların siyaset dışına itildi” ve bu gruplar; “PKK ile FETÖ’dür” şeklindeki değerlendirmesi, hatalı ve abartılıdır.

Buna rağmen kaygılanacağımız başka hususlar vardır:

Bana göre, Türkiye’de siyaset arenası dışına itilen ne PKK ne de FETÖ’dür.

Tam aksine, önüne hukuki ve fiili engeller yığılarak mağdur edilen Vatan Partisi’dir:

Öyle ki, Cumhurbaşkanı adayını bile başka parti üyelerinin desteği olmaksızın gösterememekte, Meclis dışında olduğu için Devlet yardımlarından yararlandırılmamakta ve TRT’nin siyasi partilere sağladığı olanakları kullanamamaktadır.

Siyaset dışına itilmek için bu kadarı yeter de artar bile.

Buna karşılık; PKK’nın Mecliste siyasi uzantısı olarak HDP vardır ve siyasi programını sahada hiç tavizsiz uygulayabilmektedir. Terör örgütü ile ilişkisi kanıtlara bağlı olmasına rağmen, siyasi iktidar bu partinin kapatılması için girişimde bulunmamaktan başka, seçimlerde 92 milyar TL hazine yardımı da yaparak, adeta bu terör örgütünü ödüllendirmektedir.

FETÖ ise 15 Temmuz’a kadar AKP’nin sırtında kene gibi yaşamaktaydı; 15 Temmuz darbe girişimine kadar –Türkiye’yi tek başlarına yönetmek hariç- hemen hemen bütün istekleri yerine getirilmiştir.

Ne istediler de vermedik ki”!..

Parlamenter Sistemin Başkanlık Sistemine dönüşmesinin baş mimarı onlardır; Siyasal İslam’ı kurumsallaştırmışlar, Devlette kadrolaşmışlar ve kamu mallarını adeta yağmalamışlardır.

AKP, bu örgüt ile yolunu ayrıldıktan sonra bile, Y-CHP ve İYİ Parti içerisinde yaşam alanı oluşturmaya çalışmaktadırlar.

Kaldı ki, FETÖ’nün bugüne kadar siyasi ayağı üzerine gidilmemiş olması, siyasette aktif olarak var olduklarının kanıtıdır. Dolayısıyla FETÖ’yü de siyaset arenası dışında göstermek hatalıdır.

Doğrusu: Bütün cemaatler ve tarikatların siyasetin içerisinde olduğudur.

Asıl siyaset dışında kalan CHP tabanıdır ve örgütsüz bırakılan Atatürkçülerdir.

Hal böyle olunca, İmamoğlu’nun makalesinde geçen; “siyaset tarafından dışlanmış kesimler” veya “siyasi olarak marjinalleşmiş olan topluluklar” ifadesi ile PKK ve FETÖ’nün kastedildiğini ileri sürmek ve bu makale ile İmamoğlu’nun “ülkesini Batı’ya şikâyet ettiğini” iddia etmek zorlama yorumlardır.

O “makale”nin ilgili cümlesinin orijinal metni ve İngilizceye tercümesi ile İngilizceden Türkçeye tercümesi elimizdedir. (6)

Kelimelere yeni anlamlar yükleyerek, cümlelerin anlamlarını değiştirmeye kalkışmak devrimcilere yakışmaz. Ayrıca, başka konularda söylenen doğru fikirlere olan inancı da sarsar.

Niyet okuma yerine, somut olgular üzerinden giderek kuşkularımızı daha etkili bir şekilde dile getirebiliriz:

Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının Deniz Baykal’a kurulan kaset kumpası sonrasında, CHP’yi işgal etmeleri üzerinden, 10 yıla yakın bir süre geçmesine karşın, CHP tabanı ciddi bir hareketlilik gösterememiştir.

AKP’nin 17 yıllık iktidarının devamını sağlayan, Laikliğin yok edilmesinden, Cumhuriyetin yozlaştırılarak “Başkanlık Sistemi”ne geçilmesine kadar, köklü bütün değişikliklerde iktidarın önünü açan Y-CHP olmuştur. (7)

İşin ilginç yanı, toprak bütünlüğümüzü tehlikeye atan “Kürt Açılımı”na karşı imiş gibi gözüküp, -açık çekle- en önemli desteği veren yine Y-CHP’dir.

Başka bir deyişle, Büyük Ortadoğu Projesinin asıl eş başkanlığını Kemal Kılıçdaroğlu yürütmüştür.

Seyit Rıza ve Seyh Sait gibi Cumhuriyet düşmanlarını siyaset sahnesine Dersimli Kemal sürmüştür. Saidi Nursi gibi bir meczubu din adamı gibi sunmuştur.

CHP’yi, Y-CHP’ye dönüştürerek, “Tam Bağımsızlıkçı” antiemperyalist çizgisinden uzaklaştıran bu ekip, muhalefet yapmak bir yana, var olan cılız muhalefetin yeniden örgütlenmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur.

Bunların Atatürk İlkeleri ve Cumhuriyetle sorunları vardır…

Üzerine ölü toprağı serpilip, “bonzai” içirilerek uyutulan, Atatürk İlkelerine yürekten bağlı milyonlar, ancak 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde silkinerek kendilerine gelmeye başlayabilmişlerdir.

Millet İttifakı”nın yerel seçimlerdeki başarısı, Y-CHP’ye rağmen kazanılmıştır.

CHP’nin oylarındaki artış ihmal edilecek kadar düşüktür.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sırasında ve sonrasında yaşananlar, İstanbul dışındaki seçmeni de ayağa kaldırmıştır.

Dip Dalgası” olarak da tanımlanan bu başkaldırış, siyasi iktidarı ve ona payandalık yapan çakma muhalefeti de baş aşağı götürecek potansiyele sahiptir.

Koşullar, kendiliğinden gelişen bu haklı hareketin en ön safına Trabzonlu bir delikanlıyı, Ekrem İmamoğlu’nu yerleştirmiştir.

Seçimi kazanan İmamoğlu, mağdur edilmiş ve bu hali ile yıllardır ötekileştirilmiş kesimin sözcüsü konumuna yükselmiştir.

Doğu Karadeniz Bölgesi illeri Trabzon, Giresun ve Ordu’daki bayramlaşmaları, onun şahsına gösterilmiş teveccühten çok, siyasi iktidara ve Y-CHP yönetimine karşı tepki olarak değerlendirmek daha isabetlidir.

Yerel gazetelerin bu hareketi; “İmamoğlu Partisi” olarak göstermeleri, bu gerçeğin altını çizmek çabasından başka bir şey değildir. (8)

Millet İttifakı”nın adayı konumunda bulunan İmamoğlu’nun, Y-CHP’nin kontrolü dışında hareket etme olasılığı vardır: İmamoğlu’nun yetişme tarzı tipik Karadenizli insanı gibidir; arkasına yığılan kitle antiemperyalisttir, Atatürk İlkelerine yürekten bağlıdırlar.

Bu ise Kemal Kılıçdaroğlu ile ABD’ye göbekten bağlı ekibinin işine gelmemektedir. Zira onların asıl görevi, muhalefet etmek değil, muhalefeti dizginlemekti.

Bu yüzden İmamoğlu ile başlayan hareket, siyasi hayatlarının sona erme nedeni bile olabilir.

Bu nedenlerden ötürü, Y-CHP Genel Merkezinin çok acil olarak önlem alması gerekmiştir:

ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’a tehdit mektubunu gönderdiği gün, İmamoğlu’nun makalesi de The Washington Post’ta yayınlanmıştır.

Verilen mesajı anlamak için diplomat olmak gerekmez.

ABD diyor ki: Türkiye’deki muhalefet hareketi de benim kontrolüm altındadır.

Bu tezini, yerel bir siyasetçi olan İmamoğlu’nun o “makale”sini yayımlayarak güçlendirmiştir.

ABD, şimdi de İmamoğlu silahını Türkiye’ye dayamaktadır.

Diyor ki; S-400 alımından vazgeçeceksiniz ve bize bağımlılığınız devam edecek!

Türkiye’ye karşı kullandığı dil, sömüren bir devletin sömürge yönetimine karşı kullandığı dildir.

Bu düşmanca bir tavırdır…

İşte tam da bu noktada İmamoğlu’na düşen görevler vardır: Atatürk İlkelerine yürekten bağlı olduğunu ve bağlı kalacağını vurguladıktan sonra, Rusya’dan S-400 alımının Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun olduğunu açıklaması şarttır.

Şimdilik daha fazlasına ihtiyaç bulunmamaktadır.

Bugüne kadar yayınlanmış bir tek makalesi bulunmayan birinin ilk makalesinin Washington Post‘ta yayınlanmasında kuşku duyması gerekirdi.

Bunu yapmazsa, İmamoğlu’nun bu hareketteki yerini mutlaka başka birileri alacaktır…

Gelişmeler bu çerçevede değerlendirildiğinde; ABD’nin Y-CHP üzerinden İmamoğlu’na tuzak kurduğu söylenebilir.

Tuzak aynı zamanda Türkiye’ye kurulmuştur.

Hedef şahıs, NATO ve ABD politikalarını benimserse desteklenir, karşı çıkarsa ve tavrını Atatürkçü çizgiden yana koyarsa, o zaman siyaset sahnesinden silinmesi için ne gerekirse o yapılır.

ABD, oyununu bu kadar açık oynamaktadır…

Y-CHP Genel Merkezi ise ABD’den bağımsız tavır belirleyemez!

Bunu Muharrem İnce olayından da görmek mümkündü: NATO’nun has adamı Dersimli Kemal, başkanlık yarışında CHP’nin en iyi adamı olarak İnce’yi sahneye sürerek, kendisinin yetersizliğini itiraf etmişti.

Buna rağmen, CHP Genel Başkanlığı koltuğunu bırakmamıştır.

Cumhurbaşkanlığına aday olmayarak koltuğunu koruma altına almıştır.

Çünkü kendisini oraya taşıyan güçlerin verdiği görev henüz sona ermemiştir.

Aynı şekilde, bugün için İmamoğlu’nu da potansiyel rakip olarak görmektedir.

Koltuk yine tehlikededir.

Koltuğu kurtarmak için hiç tereddütsüz İstanbul Belediye Başkanlığını AKP’ye bırakabilir.

Türkiye’den yana olan İmamoğlu’ndan, en kolay kurtuluş yolu budur.

İmamoğlu, ABD’den yana ise, o zaman zaten başka bir “Müftüoğlu” bulmamız gerekecek!..

Bu arada İlker Yücel’e de hak verip, kendisinden özür dileyeceğiz…

Biz biraz daha devam edelim:

Y-CHP Genel Merkezi, ABD güdümünü kabul etmeyen İmamoğlu’na karşı önlem alamazsa, yükselmekte olan dip dalgası Dersimli Kemal ile emrindeki işgal mangasını pek yakında altına alabilir.

İmamoğlu, yeter ki tercihini Türkiye’den yana yapsın, gerisini Türk halkı başarabilir.

Kabul etmek gerekir ki, koşullar İmamoğlu’nu Türkiye’nin hayati sorunlarına karar verecek önemli bir noktaya taşınmıştır.

Muhalefet için bu bir şanstır; doğru değerlendirilmesi gerekir.

İmamoğlu, ABD politikalarına teslim olursa ne olur?

Zulme başkaldıranların siyasetteki rota arayışı devam eder kuşkusuz.

Teslim olmazsa eğer, CHP’yi geri alma şansı doğmuştur.

CHP ile işimiz çok daha kolaydır, zira orada başımızda yine Mustafa Kemal Paşa olacaktır…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

  1. https://www.aydinlik.com.tr/shanahan-in-mektubunda-f-35-ten-otesi-var-turkiye-haziran-2019-2

  2. https://www.aydinlik.com.tr/johnson-mektubu-ve-bilinmeyenler-ozgurluk-meydani-haziran-2018

  3. https://www.washingtonpost.com/opinions/2019/06/06/turkish-how-i-won-race-mayor-istanbul-how-ill-win-again/?noredirect=on&utm_term=.9750320d5116

  4. Makale, belirli bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak veya herhangi gerçeği açıklığa kavuşturmak, bir konuda görüş ve tezler ortaya koymak ve bir hipotezi savunmak, desteklemek için yazılmış olan yazılara denildiğine göre, “İstanbul belediye yarışını nasıl kazandım (ve nasıl yeniden kazanacağım)” başlıklı yazının ne kadar makale olduğu tartışılır…

  5. https://tr.sputniknews.com/columnists/201902201037778921-chp-unal-cevikoz-s400-rusya-turkiye/
  6. Türkçesi: “Yıllardır siyaset tarafından dışlanmış kesimlerin yaşadıkları mahallelere gidip kafelerde, parklarda, sokaklarda, işe, okula ve camiye giderlerken vatandaşlarla bir araya gelip güvenlerini kazanmaya çalıştım, buluşup konuştum ve aramızda bir güven oluşmasına çalıştım.”

İngilizcesi:” I walked huge distances during the campaign, building trust among communities that have been politically marginalized for decades by meeting them where they are — in cafes, parks and playgrounds, on their way to work, school and mosques.”

İngilizceden tercümesi:” Kampanya boyunca çok uzun mesafelerde yürüdüm, onlarca yıl boyunca siyasi olarak marjinalleşmiş olan topluluklararasında, bulundukları yerde, kafelerde, parklarda ve oyun alanlarında, işe giderken, okulda ve camilerde buluşturarak güvenlerini kazandım.”

  1. http://chp-muhalefethareketi.biz.tr/wp-content/uploads/2018/01/Dersimli-Tutuksuz-Yarg%C4%B1lanacak.pdf

  2. http://www.kuzeyekspres.com.tr/imamoglu-partisi-18260yy.htm