KONUK YAZARLAR

CHP’DEN AHLAKSIZLIĞA KILIF YASASI!..

 siyasi ahlaksızlık yasası

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel:

Vereceğimiz bir yasa teklifi ile birinci derecede yakınların tayinine engel olmayı düşünüyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu teklife onay verdi.

Siyasi Etik Yasası”, hazırlanıp Meclise verildi…

***

Yasal düzenleme yaparak, siyasi yoldan belli makamlara gelenlerin yakınlarını kamu kuruluşlarına doldurmalarına engel olunabilir mi?

Bence olunamaz!

Böyle bir yasanın anında delinmesi işten bile değildir:

Şöyle ki:

(A) belediye başkanının yakınları (B) belediyesinde işe alınır, buna karşılık (B) belediyesinin yakınları da (C) belediyesinde alınırlar…

Böylece hiçbir belediye başkanı yakınını işe almış olmaz.

Ama bütün belediye başkanlarının yakınları “kardeş belediyelerde” işe alınmış olurlar.

Yasanın bu şekilde dolaşılmasına engel olmak mümkün müdür?

Hayır…

***

Seçimle iş başına gelenlerin yakınlarının işe girmeleri yasaklanabilir mi?

Yasaklanamaz tabii ki…

Zira onlar da vatandaştır ve aralarında mutlaka o makamlara layık olanlar vardır…

O halde, CHP’nin Meclise sunduğu yasa tasarısı, günü kurtarmak için hazırlanmıştır; hiçbir işe yaramaz!..

Hatta “siyasi ahlaksızlığa kılıf” olarak kullanılmaya müsaittir.

Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin yapması gereken iş, kendi belediye başkanlarının ahlaksızlıklarını yasa ile engellemek değildir.

20’li yaşlarında iş bulmak için sınavlara girip kazanan ve 17 yıldır işe giremeyen; bugünlerde 40’lı yaşlarını sürenlerin, şimdi de çocukları işe girme derdindedir.

Onları tatmin etmeyen çözüm önerileri, kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur.

CHP, Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen işsizliğe çözüm için bir şeyler yapamasa da; mevcut durumda işe alınacakların “liyakat” esasına göre istihdam edilmelerinin sağlanması için bir yasa teklifi verseydi çok daha iyiydi…

***

Hiç kuşku yok ki, bizim gibi değerlerin hızla yozlaştığı ülkelerde, yasa çıkarmak tek başına çözüm değildir.

Yasayı uygulayacak olanların; dürüst, namuslu ve ahlaklı kişiler olması şarttır.

Bütün bunlara rağmen, mantıklı çözümler her şart altında vardır:

Çözümü, her koşulda sağduyu sahibi halka (seçmene) bırakmak en doğru davranış şeklidir.

Seçimle gelinecek makamlara, kimlerin geleceği halka bırakılırsa, yarışlara da en doğru insanlar sokulmuş olur.

Doğru insanlar arasındaki kazananlardan, zaten adaletli davranmaları ve doğru işler yapmaları beklenir…

Şeytana uyanları az olur ve onların sistem içerisinde elenmeleri daha kolaydır…

***

Kamu hizmetlerine alınmalar, objektif kurallara bağlandığında ve yerel yönetimlerin ihtiyaç duyduğu personel de aynı havuzdan karşılandığında, sorun büyük ölçüde çözüme kavuşturulmuş olur.

Bağımsız ve tarafsız” bir kurulun adil bir şekilde yapacağı sınavı kazananlar, puanlarına göre sıralanıp, bu sıralamaya göre açık kadrolara atandığında sorun kökünden çözülmüş olacaktır…

Sınavı kazanamayanlar da kazanamadıklarına inanacakları için devlete güvenleri sarsılmaz ve tatmin olmuş olarak, başka şekilde başlarının çaresine bakarlar.

Sınavsız işe alınmalar, suiistimalin kılıfı olduğundan, bu yöntem de kesinlikle yasaklanmalıdır

***

Kamu hizmetlerinde istihdam sorununun çözümünde, siyasi parti liderlerinin demokrasi anlayışı da son derece önemlidir:

Parti içi demokrasi” işletildiğinde; gerek partinin yetkili organlarına ve gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının atanılarak gelinen kadrolarına en layık olan insanlar göreve gelebilirler.

Bir tek parti içi demokrasi işletildiğinde, görevlendirmeler liderin iki dudağı arasından çıkacak sözlerden kurtarılarak nesnel hale getirilebilirler.

Demokrasilerde işe girmek için, “hamil-i kart”lar değil “kurallar” esas alınmalıdır.

Kurallar işletildiğinde ise; tavassut, torpil, adam kayırma vb. gibi ilkelliklere yaşam alanı bırakılmamış olur.

Dolayısıyla işe alınacak kişiler, atamaya yetkili amirlerin yakını da olsa, uzağında da bulunsa fark etmeyecektir.

Herkes hak ettiği yere gelebilecek ve hak ettiği kadar yükselebilecektir.

Kurallar rejimi olan demokrasiyi kendi partisi içerisinde işletmeyenlerin, bu konudaki sözleri ciddiye alınamaz.

Kendi üyelerine adil davranmayan bir siyasi partinin, yönetime geldiğinde halkın her kesimine adil davranacağı sözüne de kimse inanmaz.

Bu yöndeki vaatler boş kabul edilir ve ciddiye alınmazlar…

***

CHP’nin yeni seçilen ve seçilir seçilmez yakınlarını belediye ve şirketlerine dolduran talancı ve yalancı başkanlar, gökten zembil ile inmediler ki!

Tümü, siyasetin içerisinde ve Genel Merkezle irtibat halinde olan kişilerdi.

Çünkü Y-CHP’deki delege sistemi değişmedikçe, kimse kişisel yeteneği ile bir yerlere gelemez!

Denebilir ki, Genel Merkeze “yakın” olmayanların veya Genel Başkanın “adamı” olmayanların ya da Genel Başkanın oluşturduğu “ekibin içerisinde” yer almayanların, milletvekili veya belediye başkan adayı olma şansları sıfırdır.

Hal böyle olunca, yasa çıkartarak dizginlenmeye çalışılan bu açgözlü arsızları başımıza bela edenlerin, parti yönetiminde bulunduğuna en ufak bir kuşku bulunmamaktadır…

***

Balık baştan kokar.

Çözüm, parti içi demokrasinin hayata geçirilmesindedir.

Gerisini -en az hatayla- sağduyu sahibi halk zaten halleder…

Cemil Can