KONUK YAZARLAR

“KANAL ÇANAKKALE”!..

A.) “Kanal İstanbul”un sırası mı sorusuna yanıt aramadan önce ülkemizin gündemindeki konuların başlıklarını anımsatalım:

* Libya ile “Mutabakat Muhtırası” imzaladıktan sonra, sıra Libya’ya asker göndermeye geldi; 7 Ocak’a kadar tatil olan Meclis’in, bu nedenle olağanüstü toplanması an meselesidir…

* FETÖ’ye karşı aralıksız mücadele eden Sözcü yazarlarına “FETÖ”ye yardım ettikleri için” verilen hapis cezaları, FETÖ’cü HSK üyelerine verilen cezalardan daha fazla…

* Önemli petrol ve doğalgaz nakliye güzergâhı olarak kullanılan Aden ve Basra körfezlerini birbirine bağlayan Umman Körfezi bölgesinde; Çin, Rusya ve İran, “dünya deniz güvenliği ve barışını ortaklaşa korumak amacıyla” ortak tatbikat düzenledi

* 4 kişilik bir aile için açlık sınırının 2.162 TL olduğu ülkemizde; 2020 yılı için asgari ücret 2.324.-TL olarak belirlendi…

* Reis, elektrikle çalışan otomobili tanıttı; “Devrim’in önünü kesmeyi başardılar, devrin otomobilini durduramayacaklar” dedi…

* Suriye Ordusu, İdlip’i bombalamaya başladı; 12 gözlem noktamız kuşatma altındadır ve en az 75 bin mülteci sınırlarımıza doğru gelmeye başladı…

* İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Basın Danışmanı Murat İde, evine giderken bir grubun saldırısına uğradı; İde, saldırganlardan ruhsatlı silahı ile havaya ateş ederek canını kurtardı…

* CHP’nin ilçe kongrelerinin çoğunluğunda Genel Merkez’in tavsiyesine uyularak tek liste ile seçimlere gidildi; büyük olasılıkla Kurultay’a da tek adayla gidilip “parti içi demokrasi” yaşatılacak…

* Y-CHP ve HDP’li kadın milletvekilleri bir ilke imza atarak TBMM’nde “Las Tesis” dansı yaptı; Suriye’de ABD’ye kara gücü olarak hizmet veren PKK/PYD’li kadınlar da ellerinde kalaşnikovlarıyla bu “onurlu” eylemi desteklediler

* Çocukları PKK tarafından kandırılan/kaçırılan kadınlar; HDP Diyarbakır İl Binası önünde eylemlerine devam ederken, PKK’dan bir çocuk daha kaçıp sıcak yuvasına kavuştu…

* Arap televizyonlarında “Kanal İstanbul”un iki yakasındaki arazilerin satış reklamları aralıksız devam ediyor…

* Ruam hastalığına yakalanıp itlaf edilen adalardaki 81 attan sonra; Anadolu’da başka bir hayvan hastalığı görüldü…

* Rusya, sesten 27 kat daha hızlı, nükleer başlık taşıyabilen kıtalararası süpersonik füzeyi denedi…

* Amiral Cem Gürdeniz; 2019 yılını Mavi Vatan’ın ve Deniz Kuvvetleri’nin önlenemez yükselişi olarak değerlendirdi…

* Ali Babacan, (eski) HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş için güzelleme yaptı…

* KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Doğu Perinçek’i hedef tahtasına yerleştirdikten sonra, Dersim’de yaşananları “soykırım” olarak ilan etti…

* HDP’li Siirt Belediyesi’nin hayvan barınağında havan mermileri bulundu…

* İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi CHP’li üyelerinin tamamı “Kanal İstanbul” için “evet” oyu kullandılar…

* Avrupa Parlamentosu, Çin’e yaptırım ve boykot çağrısı yaptı…

* Çin’den Türkiye’ye 2027 yılına kadar 1 trilyon 300 milyar dolarlık yatırım yapılması öngörüldü…

* ABD’nin 1950 yılında açıkladığı “Karadeniz-Marmara Kanalı”nın “Kanal İstanbul” ile benzerliğini görenler, “acaba” sözcüğü ile başlayan cümleler kurmaya başladılar…

* Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal, 26.04.2006 günü bir televizyon programında, “Kanal İstanbul’u ABD istedi” demişti…

* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2010 yılında “çılgın proje” olarak nitelendirdiği “Kanal İstanbul Projesi”ni, 1994 Yerel Seçimleri’nde DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit “Mega Proje” olarak tanıtmıştı…

* Faruki Tarikatı’nın Şeyhi Süleyman Işık, “dini mertebeniz artacak” diyerek aldattığı erkek çocuklara cinsel istismarda bulunmaktan tutuklandı…

* Süleymancılar Tarikatı’na ait Kervansaray Erkek Öğrenci Yurdu Eğitmeni Emre T. bir erkek çocuğa cinsel istismarda bulunmaktan gözaltına alındı, yurt mühürlendi…

* AA’nın verdiği habere göre; Trabzon, Ordu, Giresun, Artvin, Rize, Gümüşhane ve Samsun’da 23-24 Aralık günleri yaklaşık 150 noktada örtü ve orman yangınların, anız yakılmasındanmeydana geldiği açıklandı…

21 evin ve 280 hektar orman ve tarım arazisinin zarar gördüğü bu yangınları, anız yakan yurttaşların çıkarttığı iddiası inandırıcı değildir; zira çoğu evleri ahşap olan Karadenizliler rüzgarlı havalarda değil anız yakmak, evlerinde soba bile yakmazlar…

Öte yandan “Ateşin Çocukları İnisiyatifi” adlı PKK’ya bağlı bir grubun, bu eylemleri üstlendiği basına yansıdı…

PKK’yı “beli kırılmış” gösterme uğruna, “aklama” yanlışlığına düşmeye ne gerek var?

Bu durumda yerli işbirlikçi var mı sorusuna yanıt aramak daha doğru değil mi?

***

B.) Bütün bu yoğun gündem arasında, “Kanal İstanbul” tartışmasına balıklama dalan konunun “uzmanlarının ne dediğine bakalım:

Başlık: “KANAL ÇANAKKALE” olsun…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na göre, 2011’den bu yana “Kanal İstanbul” güzergâhında 30 milyon m2.lik tapu hareketi yaşanmış.

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’e göre ise; 26 bin hektar alana inşa edilmesi öngörülen “Kanal İstanbul”un, proje sahasındaki 8 bin 300 parselin 5 bin 908’i özel şahısların mülkiyetindeymiş…

Arap televizyonlarında “Kanal İstanbul” bölgesinde, habire arsa satış reklamları yapılıyor.

(Kuveytli iş insanı Wael N.Y. Alnusef’in 53, Suudili iş insanı Sulaiman Al Muhaidib’in 95 dönüm; Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın 44 dönüm arazi satın aldığı basına yansıyan haberlerin küçük bir kısmı.)

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Kanal İstanbul” projesine yeşil alan yapılır ve rant olmazsa karşı gelmeyeceklerini açıkladıktan sonra, bu konuda referandum yapılmasını da istedi…

CHP’li Umut Oran, 1595 sayfalık ÇED raporunu okuduğunu; rapordan:

– Proje maliyetinin 75 milyar TL‘den daha fazla olacağını,

– Proje için toplamda 66.6 milyon m3 beton kullanılacağını, bu kadar betonla 148 bin yeni bina (1 milyon 480 bin bağımsız bölüm) yapılabileceğini, bunun ise Fatih’ten Avcılar’a kadar yeni bir kent inşa etme anlamına geldiğini,

– Projede İstanbul’un 30 yıllık molozuna denk düşen hafriyat çıkacağını,

-TEM Otoyolu’na günlük 816 hafriyat kamyonunun dâhil olacağını, bunların da ciddi bir trafik sorunu yaratacağını,

– Möntro değerlendirmesi için Dışişleri ile MSB’den görüş alınmadığını,

– Olası bir deprem ve “tsunami” söz konusu olduğunda kanaldan eşzamanlı geçişlerin zorlaşacağını anladığını açıklamıştır.

Büyükelçi Mithat Rende’ye göre; 1996’da Rusya’nın 1994’te çıkardığımız Boğazlar Tüzüğü için Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Teşkilatı’na (IMO) başvurduğunda, ABD ile yoğun işbirliği içerisine girdiğini, buna göre; “Kanal İstanbul”un yapımıyla Möntro’nun yeniden IMO’nun gündemine getirilmesi endişesi vardır…

ABD’nin 1950’de haritasını çizerek gündeme getirdiği bu projeyi önce sahiplenen, sonra vazgeçen Ecevit‘ten sonra, bu defa da Erdoğan tarafından gündeme getirilmesine, acaba Rusya neden suskun kalıyor?

Bu soruya neden yanıt arayan yok!..

***

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey‘nin 2009 yılında Ankara Büyükelçisi iken söylediği:

“Montreux (Möntro)’nun değişmesi ve NATO’nun Karadeniz’de de görev alması gerekir” sözlerini unutmamamız gerekir.

1950 yılında ABD’nin yayınladığı haritada gösterilen; “Karadeniz-Marmara Kanalı” ile “Kanal İstanbul”un aynı güzergâhta olması oldukça anlamlıdır.

Ecevit’in 1994 yılında bu projeyi “Mega Proje” olarak sahiplenip, daha sonra da bir daha ağzına almaması ise daha da anlamlıdır.

Bütün bu verilen göz önünde tutulduğunda; “Kanal İstanbul”u jeopolitik ve jeostratejik açıdan değerlendirme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır…

***

“Rant” işi de vardır kuşkusuz!

Büyük olasılıkla Reis için birinci sırada olan ranttır; bu ara paraya ihtiyacı çoktur.

Belki de yukarıda sadece başlıklarını verdiğimiz sıcak gündem maddelerini geri sıralara atmak için yapılmış bir hamledir.

Bu da mümkündür.

Bütün bunlara rağmen, bu olayın ülke güvenliği açısından önemi göz önünde tutulursa, bir hususun daha hatırlatıp, altını çizmek gerekmektedir:

Jeffrey’nin dile getirdiği kanal, hiç kuşku yok ki, ABD’nin değişmez bir stratejisidir.

ABD, bu amacını yerine getirebilmek için, T.C.nin devlet geleneklerini iyice zedelemesi gerektiğini deneyimleri ile bilmektedir.

Zira devletimizin kurucularının temellerini sağlam attıkları Cumhuriyet’in kurumlarını “aldatmak” öyle kolay değildir!

Tıpkı, CIA Şefi Paul Henze’nin 2006 yılında Dışişleri Bakanlığı’na verdiği raporda açıkladığı gibi:

Ordu’yu ikna ettiklerinde karşılarına hükümet çıkıyordu; Hükumeti ikna ettiklerinde TBMM karşılarını dikiliyordu; Meclis’i aştıklarında ise bu sefer de Yargı, “dur” diyordu…

***

C.) Tüm bu gelişmeler ışığında şu tespitleri yapabiliriz:

Emperyalistler, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ne geçmemizi teşvik ederek, Yasama, Yürütme ve Yargı’nın tek adamın kontrolüne geçmesi sonucunu doğurup, amaçlarına iyice yaklaştılar.

Artık tek adamı “ikna” etmek ya da “aldatmak” çok zor olmayacaktır!

“İkna” için Reis’i, biraz tahrik etmek çok işe yaramaktadır.

Bunun için de “Bay Kemal” biçilmiş kaftandır…

Zaten yapamazsınız, izin vermeyeceğiz, iktidardan gidiyorsunuz, biz geldiğimizde bu işe girenlerin paralarını vermeyeceğiz vb. gibi” sözler, Reis’i çıldırtmak için bire birdir.

Reis, böyle sözler karşısında; vazgeçtiği işe bile finans kaynağı bulup, yeniden başlayabilir…

“Bay Kemal” bu noktada paha biçilmez değerdedir!..

Öte yandan, tek adamı kandırmak işini üstlenen “danışmanlar” da görevlerini hakkıyla yaparlar.

Onlar, öyle iyi eğitim almışlardır ki, hem Reis’in güvenini kazanmışlardır hem de her koşul altında onu ikna edebilirler…

Reis’in hangi konuları “kişilik meselesi” haline getireceğini çok iyi biliyorlar.

Ünal Çeviköz gibi “yetişmiş” danışmanların bir kısmı zaten Y-CHP’de görevlidir.

Onlar da görevlerini çok iyi biliyorlar…

***

Suriye’ye yapılan 3 harekâta; “Ne işimiz var Ortadoğu bataklığında” diyerek karşı çıkmaları, Esat ile görüşmeyi sanki dünyanın sonudur gibi anlatmaları, Libya’ya asker gönderilmesine itirazları, hep bu görevlerinin bir gereğidir…

“Kanal İstanbul” meselesi de aşağı yukarı aynıdır.

Bahse girerim; Reis, Bay Kemal’in inadına bu kanalı açar…

İsteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul’u yapacağız” sözlerini boşuna söylemiyor…

***

Gelelim zurnanın zırt dediği yere:

“Kanal İstanbul” İstanbul ve Çanakkale boğazlarına alternatif gibi gözükse de gerçekte öyle değildir.

“Kanal İstanbul” tek başına “Möntro Boğazlar Sözleşmesi”ni (1) delemez.

Çünkü “boğazlar” dendiğinde, Çanakkale Boğazı da işin içerisine girmektedir.

Çanakkale Boğazı yoksa, Karadeniz’den Ege’ye inmek zaten olanaksızdır.

Bunun için bir de “Kanal Çanakkale”yi yapmak gerekecektir…

Bütün tahriklere rağmen Reis’in bu ikinci işe girişeceğine ihtimal vermiyorum…

Zira Reis de çok iyi bilir ki:

“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!”

C.) Bu hafta dipnotumuz yok gibidir!..

Möntro Boğzlar Sözleşmesi için bakınız:

http://sam.baskent.edu.tr/belge/Montro_TR.pdf

Av. Cemil Can