• FİGÜRANA FİGÜRANLIK!..

        İngiliz “Times” gazetesi manşetten verdiği haberde, dünyanın dört bir yanından gelen cihatçıların “Türkiyenin sınır politikası” sayesinde kolaylıkla Suriye’ye girebildiklerini belirtti. Suriye sınırı AKP’nin hatalı politikaları yüzünden kevgire çevrildi, gireni çıkani belli değil… Terörist gruplar, Suriye güçlerinin geri çekilmek zorunda kaldığı bu sınırdan içeri giriyorlar. Erdoğan ise bu durumu fırsat bilerek sınır denetimini yaptırmıyor ve bu şekilde muhaliflere destek vererek, Esat’ı devirebileceğini sanıyor… Terörist grupları izlemek için görevlendirildiği açık olan; genel amaçlı ve silahsız bir Suriye helikopterini düşürme emrini veren AKP hükümeti, dünya kamuoyu önünde daha da zor duruma düşüp iyice yalnızlaşmıştır… Pentagon‘un raporuna göre, dünyayı savaşın eşiğine getiren “sarin gazı”  El Kaide (1) tarafından yol geçen hanına döndürülen Suriye sınırından sokulmuştur. Emperyalizmin tetikçiliği görevini üstlenen terör gruplarını etkisiz…

  • ERDOĞAN’I KURTARMAK-I

    Imrali_Tutanaklari   Bugün itibariyle 75 milyon Türk Milleti tehdit altındadır!.. Başbakan ise daha ağır bir tehdit altındadır… Bu nedenle o da Türk Milletini tehdit ediyor!.. PKK’nin lideri, bebek katili Apo bile, İmralı’dan ABD adına tehditlerini sürdürüyor: ”Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum.”(1) diyebiliyor!.. Bu kadar ağır baskılar nedeniyle Başbakan’ın alacağı kararlar, vatana ihanet düzeyinde olsa da artık mazur görülebilirler!.. Biliyorsunuz tehdit altında işlenen suçlar affedilebilirler!.. Başbakanımızı kurtarmak, bu Yüce Milletin boynunun borcudur artık… Zira, “nakavt” durumuna…

  • BİR “KREDİ” DAHA!..

    Y-CHP‘nin PKK’ya tanıdığı ilk resmi kredi; “ana dilde eğitimin” en ateşli savunucularından, “Habur Açılımı”nda PKK’lı militanları savunan, eski Diyarbakır Barosu Başkanı, CIA’nın yan kuruluşu Stratford‘un 705 numaralı bilgi kaynağı Sezgin Tanrıkulu‘nu, Atatürk’ün partisi CHP’nin, Kurultay’dan sonraki en yetkili organı olan, 80 kişilik Parti Meclisi’ne seçmekle açılmıştı!.. (1)  İkinci kredi; CHP’nin “Kürt Sorunu”nun çözümüne ilişkin önerilerinin odak noktasına, Apo’nun “Yol Haritasını” (2) oturtmakla açılmıştır. Anımsayınız o tarihlerde Kılıçdaroğlu, bu yolda “Siyasi hayatımı feda etmeye hazırım” demişti… (3) Şimdi anlaşılıyor ki, bir kaset operasyonu sonunda CHP’nin başına getirilen SOROS‘un bu has adamından, nihai olarak beklenen görev; bugünlerde yaptığı açıklamalardır!.. Görevini gereği gibi yerine getiremezse, siyasi hayatının sonlanacağını zaten göze almıştır, gerisi şansına kalmış!.. PKK’ya üçüncü kredi; biricik avukatları Sezgin Tanrıkulu’nun, Y-CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel…

  • REJİMDEN NE HABER?

    MUHALEFET ELİYLE “ILIMLI İSLAM CUMHURİYETİ”NE DOĞRU!.. Gül’ün “Kuvvetler ayrılığı” konusunda Erdoğan’la ters düşmesi üzerine, sözlerini düzelterek “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi. Yalnız kalan Erdoğan, mecburen kaldığı için böyle bir düzeltme yaptı, gerçekte düşüncesi değişmiş değil!  Erdoğan, demokrasinin temel direği olan “Kuvvetler ayrılığı” ilkesini içselleştirmiş değil. Bunu kanıtı: “Galataport satışını yapıyoruz ama yargı bunu engelliyor. Benim Bakanım şube müdürünü alıyor tayin yapacak. Ve bu tayini siz 11 kez 12 kez durduruyorsunuz” sözleridir. Başbakan hukuk tanımıyor. Ne istiyorsa olacak. Dolayısıyla idarenin keyfi işlemlerinin de denetlenmesini istiyor. Verdiği örnek bunu kanıtlıyor. Mahkeme şube müdürü bir memurun atamasını hukuka aykırı bulmuşsa, buna saygı gösterilecek ve hukukun gereği yerine getirilecek.  Mahkemenin kararını boşa çıkartmak için…

  • EŞKIYANIN İTİBARI!..

    AKP’nin Tekke ve Zaviyelerin Açılması ile ilgili yaptığı açıklamalar Alevi kesimin bir bölümünü pek heyecanlandırdı. Y-CHP milletvekili Hüseyin Aygün, Başbakan’ın :”CHP Genel Başkanı, Seyit Rıza’nın izinden gitmek yerine işbirlikçilerle Dersim’in üzerini örtmeyi tercih etmiştir” şeklindeki uyarısı üzerine, kendi dedesini ayrı tutup, Seyit Rıza ve arkadaşlarının “itibarının” iadesi için derhal bir kanun teklifi hazırladı. Hüseyin Aygün’ü Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun:”Tekke ve Zaviyeler Kanunu kaldırılmazsa, belki açlık grevine gideceğim” diyerek, destekledi. AKP, Alevilerin bir bölümü ve Y-CHP’nin bu konudaki söylemi bire bir örtüştü… Hiç kuşku yok ki, her iki tasarı da gündemi saptırmaya yöneliktir. Türk halkının gözünden asıl kaçırılmak istenen PKK ile yapılan anlaşmadır!.. Hükümet ile PKK’nın Oslo’da başlayıp aralıksız olarak sürdüğü anlaşılan…

  • BUNDAN BÖYLE SEÇİM MEÇİM YOK!..

      Habur rezaletinde olduğu gibi Türk halkı Oslo’da varılan mutabakatı da kabul etmiyor!.. PKK‘nın şehir yapılanması olarak bilinen KCK, “açlık grevi” ile hiç değiştirmediği siyasi taleplerine meşruiyet zemini hazırlama çabası içindedir. Kendileri için cezaevi koşullarının düzeltilmesini isteselerdi, bunu anlamak daha kolay olabilirdi. Onlar, öncelikle Apo’ya uygulanan “tecrit”in kaldırılmasını istiyorlar. Gerçekte 40 bin kişinin ölümünden sorumlu olan bir katile, “özgürlük” istiyorlar!.. “Kürtçe savunma”, “anadilde eğitim” için de aynı kararlılıkla direniyorlar!.. PKK’nın Meclis’teki uzantısı BDP’nin milletvekilleri de “açlık grevi”ne katılma kararı almışlar. Hükümet, zaten Oslo’da pek çok konuda PKK ile anlaşmaya varmıştı. Anlaşma konuları arasında, açlık grevine konu edilenler de var… Belli ki, “açlık grevi” ile toplumu hazırlıyorlar!..  Demek ki, toplum bölünmeye henüz hazır değil!..  Muhalefet ne yapıyor? MHP, AKP’nin dümen suyuna girmiş, kolay kolay da kurtaracağa benzemiyor. Bahçeli,…

  • YAŞASIN TGB'NİN KAĞNILARI,YAŞASIN CUMHURİYET!..

    Abdullah Gül, sadece sağcıların Cumhurbaşkanıolduğunu ispatladı. Anayasa’ya göre tarafsız olması gereken ve anayasaya bağlı kalacağına yemin eden Gül, yeminine sadık kalmadı. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Meclis’te grubu bulunmayan partiler arasında “ayrıma” giderek, 29 Ekim’de vereceği resepsiyona sadece Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Büyük Birlik Partisi’ni çağırırken, DSP, İP, ÖDP ve TKP gibi sol görüşlü partileri davet etmedi!.. İki kişiden biri şaşkın, diğeri “Öyle kazana böyle lahana” diyor!.. Van’daki depremde yıkılan okulların yerlerine yenileri yapılırken, bu okulların çoğunun adları da değiştirildi. Erciş’te Atatürk İlköğretim Okulu‘nun yerine yaptırılan okula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Hanımın adı verildi. (1)Atatürk adının kaldırılması ve yerine Tayyip Erdoğan’ın annesi olmaktan başka hiç bir özelliği olmayan…

  • KİNDAR NESİL!

    Kılıçdaroğlu, TSK’daki ulusalcı subayların tasfiye edilerek karşıdevrimin yapılması projesinde kendisini CHP genel başkanlığına getiren güçlerle (ABD-AB) anlaşmıştır. Muhtemelen kendisine AKP’nin itibar kaybederek iktidardan düşmesi halinde, desteklenerek iktidara getirileceği sözü de verilmiştir. Ne yazık ki, bu “mavi boncuğa” pek çok CHP’li de inandırılmıştır… ABD’nin desteği ile iktidara gelen bir CHP, tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist çizgisinde kalabilir mi? Elbette ki kalamaz. Bu durumdaki CHP’ye Atatürk’ün ve İsmet Paşa’nın CHP’si de denemez tabi!.. Ya da Kılıçdaroğlu, son derece cahil ve yeteneksiz bir adamdır da etrafındaki işbirlikçiler tarafından kullanılıyor!.. Her iki halde de Kılıçdaroğlu Atatürk’ün koltuğuna yakışmıyor!.. Kılıçdaroğlu Fetullah Gülen’e hayranlığını her fırsat bulduğunda dile getiren Muhammet Çakmak’ın danışmanlığından hangi konularda yararlanır, bunu çok…

  • AHMAKLAR VE HAİNLER

    20 Temmuz 1974 sıcak bir yaz günüydü. Türk ordusu saat 6:05’ten itibaren “Ayşe tatile çıkabilir” komutu ile Kıbrıs’a havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başlamıştı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa’nın kuzeyine, Hamitköy – Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine inmişti. Aralarında çocukluk arkadaşım Aydın da vardı. Vahit Amca, bir kır kahvesini işletiyor ve transistörlü radyosundan ajansı dinliyordu. İşaret parmağını dudaklarına götürüp “susun” işareti yaptı bize. Birlikte haberleri dinlemeye başladık. Harekat başarılıydı. 18’li yaşların heyecanı ile bir nara atıp, yumruğumu tavan tahtalarına geçirmişim. Yemin ederim, savaşın nedeni hakkında hiç bir fikrim yoktu ama çağırsalar güle oynaya savaşmaya giderdim!.. Doğruyu söylemek gerekirse, o sıcak yaz günlerinde, yüzümden ılık ter yerine cehalet akıyordu!.. İtiraf ediyorum!.. Şimdi aynı…

  • “PAŞALAR DİLEDİĞİ KADAR KONUŞSUN”

    “Balyoz Davası”nda karar açıklandı ama gerekçe hala yazılamadı. Kararı verenler ile gerekçeyi yazacak olanlar farklı olunca böyle sorunlar yaşanabiliyor. Gerekçe yürürlükteki hukuka uygun olacak. Bu nedenle, karar vermekten çok daha zordur… Özel Görevli Mahkemeler , TSK’nin 365 seçkin subayını, seçilmiş meşru hükümeti devirmek için “darbe yapmaya teşebbüs etmek”ten suçlu bulmuş !.. Hazırlıkların yapıldığı varsayılan 2003 yılında, eski Ceza Kanunumuz yürürlükteydi. 417’nci maddeye göre, bu suça teşebbüs etmenin cezası müebbet hapistir. Suç işlenirse, yargılama makamı suçu işleyenlerin koyduğu kurallara göre hareket edeceğinden, cezası yoktur demek yanlış değil. Garipliğe bakın ki, işlenirse suç olmayan eylemin, teşebbüs aşamasında kalması müebbet hapislik bir suçtur. Böyle bir tuhaflık ise bir tek bizde vardır!.. Mahkemenin kabulüne…