• ALDATILDIK!..

    Başbakan Erdoğan Avrupa Birliği yetkililerini aldatmış, öyle diyorlar!.. Başbakan Erdoğan’ı da Cemaat aldatmış!… Cemaat’i aldatan büyük olasılıkla Obama’dır… Ergenekon davasına bakan hâkim ve savcıları ise,  soruşturmalarda görev alan F Tipi polisler aldatmışlar… Aldatılamayanlar da var elbette; onlar AKP’ye  koşulsuz destek veren yığınlar!.. Bu aşamada “aldatıldık” demek bir tek onlara yasak!.. Başbakan Erdoğan, oğlu Bilal ile arasında geçen konuşma “tape”lerinin sızdırılmasından sonra, en acımasız şekilde:“Aldatıldık, gerçekten safmışız” diyerek, yine mağduriyet edebiyatına sarılmış. Din duygularına ek olarak, merhamet duygularını da sonuna kadar sömüreceği kesin!.. Oğlunun evinde bir oda dolusu para olan bir baba, üstelik de Başbakan iken, hala yoksul halka, kendini acındırmak istiyor… 11 yıldır ne istedilerse verdiği ortağı Cemaat’in, kendisine ihanet…

  • “MİLLETİN A..NA KOYMAK!..”

    Yolsuzluk ve rüşvet yolu ile çalındığı tahmin edilen para 242 milyar TL civarında. Başbakanın bu paralar devletten çalınmamış anlamına gelen sözlerinin hiçbir inandırıcılığı yok. Çalınan her kuruş Türk halkının cebinden çıkmıştır veya yakında çıkacaktır. Devletin bankalarından usulsüz olarak alınan krediler battığında,fatura tüm halka çıkartılır. Geçmişte de bu hep böyle olmuştur. İhale yolsuzlukları ile ele geçirilen paralar kimindir? Onlar da halka aittir. Sonuç olarak 76 milyon Türk halkı soyulmuştur. Bu hırsızlıklardan adam başına ne düşer onu hesaplayalım: Nüfusumuz 76 milyon olduğuna göre, 243 milyon bölü 76 milyon eşittir 3.197.00- TL eder. Yani tüyü bitmemiş yetim dâhil, her birimizden 3.197 TL çalınmıştır… Hesap bu kadar basittir yani!..Gelecek 12 ay içerisinde ödemek zorunda…

  • YOLSUZLUK VE RÜŞVET!..

    2010’da yapılan Anayasa referandumuna bugünleri yaşamamak için “hayır” demiştik. O değişikliklere “evet” deyince; ordumuza “kumpas” kurulabilir, yargı yürütmenin denetimine geçip adalet ortadan kaldırılabilir, iktidarı denetleyen -Sayıştay gibi- kurumlar işlevsiz hale getirilerek yolsuzluk ve rüşvet tavan yapabilir demiştik. Hatta yabancı güçlerin desteği ile iktidara gelen AKP, diyet borcunu ödemek için ulusal çıkarlarımızdan olmadık tavizler verebilirdi. Yıllardır yan yana yaşadığımız komşularımızla, sudan sebeplerle düşman hale getirebilirdik. Zorunlu olmadığı halde Telekom ve Tekel gibi kar eden milli kuruluşlarımız yok pahasına yabancılara satılabilir, yandaşlara peşkeş çekilebilirdi… Dışarıdan aldığımız borçlar, halkın yararlanacağı yatırımlara dönüştürülme yerine, yandaşlara kredi olarak verilerek, bir avuç insanın zenginleşmesi sağlanabilirdi. Bu yolla iktidar kendi zenginlerini yaratıp, borçları her zamanki gibi yoksul…

  • GÜYA MUHALEFET

    CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in TBMM’inde yaptığı konuşmada ifade ettiği “Kürt milliyetçiliğini bana “ilericilik” ve “bağımsızcılık” diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz” şeklindeki çok doğru ve yerinde tespit, bir süre daha tartışılacağa benziyor. Konuyu anlamayan veya bilinçli olarak saptıranlardan biri de ne yazık ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmuştur. İl başkanları toplantısında söylediği: “Kimsenin şu veya bu şekilde etnik kimlik üzerinden siyaset yapması, bir etnik kimliği dışlaması, onu ikinci sınıf yurttaş olarak görmesi bizim kabul edebileceğimiz bir olay değildir” şeklindeki sözler, doğrudan olayı saptırmayya dönüktür. Açıktır ki, Kılıçdaroğlu bu konuda ya çok bilgisizdir ya da bu fırsattan yararlanarak Atatürkçüleri sindirmek istemiştir!..  Dersim…